KERİM TEKİN VE BİR GİDİŞİN PİRÜPAK TARİFİ
?Zamansızlık? veya "Zamansallık?? Bir zaman uzamı ?Evet? belki de hepimiz aynı anda ölüyoruz, Yanılsama bu hayat? Hiç kuşkusuz?
1998’den 2013’e… 15 yıl… Geçti mi? Belki de geçmedi.. Belki de bu dünyanın yanılsaması… Bazen “Daha dün gibiydi” deriz ya… Öyle işte… Gözler aynı, fikriyat aynı bu ruh, bu yürek aynı… Peki ne değişti?
Zaman bizi mi alıkoyacak, o mu esirgeyecek? Bu ‘Öz’, bu ‘Yaratılış’, zamana boyun mu eğecek? “Hayır” hatıratlarımızla hep yaşatacağız, o dün gibi bakacak, dün gibi ona kulak vereceğiz… 5 duyuyu boşver, 6. Duyumuz var ya hani o bazılarının yadırgadığı o duyu…
Yine böylesi bir gündü, bir Yaz günüydü… O zaman ‘Son dakika’cı haber kanalları, ‘En hızlı benim’ diyen radyo frekanslarında konumlayanlar yoktu. Akşam haber bülteninde verilen bir düzine haberden sadece biriydi. Karanlıkta bir hurda araçtı gördüğüm, aslında görmek istemediğim.
“Bir patlama anı…
Bir lodos…
Kulaklarıma vurdu ayaz
O an hayattan soğudum…"
Yutkundum, aynı bu satırları yazdığım gibi. Üniversiteye hazırlanan, üstelik ‘Haberci’ olmak için çırpınan genç bir kızın tarif edilemez hüznüydü bu. 90’lar kuşağı güzeldi ama onun sesi bambaşkaydı. 23’ünde genç bir şarkıcıdan çıkan ses değil, sanki 40’ındaki bir sanatçının hançeresiydi.. O nedenle bana hep olgun göründü, hep yaşanmışlıklarla dolu bir hayat gibi geldi. Bir o kadar da o içten gülümsemenin ardında vefalı bir arkadaşmış gibi... Öyle ki "Bir gün tanışsam" dediğim çok olmuştu.
O gece uyumadığımı anımsıyorum, daha dün gibi… Hep annesini, babasını, ablasını düşündüğümü hatırlıyorum. Empati kurulamazdı, kesinlikle… Ertesi birkaç gün ‘Asparagas’, ne kadar komplo haber, söylenti varsa hepsinin yansıtıldığını hatırlıyorum gazetelere, kanallara.. Sanki ben olsam ‘Öğütülmeyecekmişim’ gibi bir an önce üniversiteyi kazanıp bitirip basında bir mecrada çalışmak istedim, durdurabilecektim sanki… Durdurabilsem önce Sandıklı'daki lanet olası kazayı durdururdum, ah bir sihirli değneğim olsa, ah bir zamanı durdurma yetim olsa...
40’ında, 52’sinde. 1'inde “Genç sanatçıya büyük vefasızlık” gibi başlıklar atıldı sayfalarda, bir dönemin 2’nci sayfa magazin haberlerinin olmazsa olmaz isminin birdenbire 3. Sayfada yer alması huzursuz ediyordu, vicdan gömleğini çıkaran habercilik yapılıyordu, aşikarca, katıksızca.
Sonra bir şekilde gündüz oldu gece oldu… Gece oldu gündüz oldu… Hayat devam etti. Bense hep Handan Teyze ile Süleyman Amca’nın yüreğini hissetmeye çalıştım… En dibe vurduğum, hüzünlendiğim zamanlarda ‘Akşamlar’ı dinledim.
Geçen Perşembe günü geçen 15 yılın muhasebesini yaptım. O günleri anımsadım… Bugün kanala gelirken Zincirlikuyu’ya uğradım… Çiçeklerle donanmış kabrini ziyaret ettim…
Ah Zincirlikuyu! Ne kadar huzurdu… Dışında debelenen, sağa sola kayan insanoğlundan ne ayrı gayrıydı… Kapısından çıkmak istemedim bir süre… “Her fani bir gün ölümü tadacaktır”a inat, o hırsla, salaksaçma kariyer, para tutkusuyla tüketilen sayılı günleri anımsadım.
Sevgili KERİM TEKİN’e huzur içinde sevdiklerini beklemesini söyledim ve hayatın silsilesine devam ettim.