DERYA TUNA VE SÜPERMAN?İN EŞİ
Unutuyoruz bazı sözcükleri, ?Ah de vefa? da bunlardan biri. Vefanın artık semt adı olarak kaldığı, dilimize pelesenk olmuş vaziyette ama kelimenin muhteviyatını düşünen o kadar az ki... Ünlü Türkücü İbrahim Tatlıses?in vurulma haberini, yine geçmişte silahlı bir saldırıda hafif yaralanan Okan Bayülgen?in şov programında öğrendim. Daha sonrasını zaten ?Naklen? izledik, izliyoruz.
Suikast girişiminin asayiş, aksiyon, sağlık eşlerin kavgası, dedikodu, habercilik tarafını bir tarafa bırakalım. Bu yazımda kurşun, kin, husumet, tehdit yok. Sevgi, şefkat, güven ve vefa var. Gündemdeki konuda Tatlıses'in hayatında önemli yer etmiş kadınlardan biri, oğlu İdo'nun annesi Derya Tuna'ya takıldı gözüm, odaklandı belleğim. Son 5 gündeki 'Derya Tuna' algım öyle bir değişkenlik gösterdi ki durumu analiz etmeye çalışabilecek miyim diye kendi kendimi sorgulamaktayım. Açıkçası alıştım, hasta ziyaretlerinde beyaz tonlarda makyaj yapanlara, cenaze merasimlerine özel geniş çerçeveli güneş gözlükleriyle katılanlara, kabristan ziyaretlerinde bilmem hangi markanın eşarbını saçlarının yarısı görünecek şekilde kapatanlara. Bu yeni moda üzüntü ritüelini, kimsenin yadırgadığını da sanmıyorum. Ama hastane kapısında demeç veren ve Tatlıses'in sevenlerinden dua talep eden Tuna, bir başka göründü gözüme. Açıkçası "Haberi öğrendiğinde sinir krizi geçirdi" yorumları bana pek samimi gelmemişti. Genelde bu tür durumlarda ya kriz ya da baygınlık geçirilirdi. Yeri göğü inleten de epeyceydi. Ama zamanla gördüm ki bu gözlüksüz, makyajsız, soluk yüzlü ve hep aynı kıyafetli kadın, ağır yaralanan meşhur adam için kahroluyordu. En azından bana samimi göründü. Tıpkı-Sonu benzemesin-'Süperman' filmiyle ünlenen Ünlü Aktör Christopher Reeve'nin eşi Dana Reeve gibi.
Sabır ve destek...
Christopher Reeve, 1980'lerin gözde aktörlerindendi. 1.98'lik boyu,'Janti' tavırları, oyunculuk yeteneğiyle birleşince milyonlarca hayran edindi. Süperman filmi, seri oldu, hasılat rekorları kırdı. Röportaj üzerine röportaj yapıldı, yüzlerce fotoğrafı çekildi, ünlü dergilere kapak oldu. Bu arada O, 3 çocuklu bir aile babasıydı. Tabii bu yönü hep ard planda kaldı. Çünkü o halka mal olmuş yakışıklı bir aktördü. Ta ki 1995'te 41 yaşında attan düşüp felç olana dek. Omurilik zedelenmesi nedeniyle boynundan aşağısı tutmayan Reeve, hayatının sonuna kadar solunum cihazına bağlı kalacaktı. Bu onun için bir yıkımdı. İster kötü kader, ister dikkatsizlik veya şöhretin bedeli deyin, bir 'Düşüş' onu, ömür boyu hayranlarından ayırmıştı. Önceleri, evi hayran akınına uğramıştı. Yavaş yavaş azaldı. Reeve de zaten kendini eve kapatmıştı. Hatta birkaç kez ötenazi talebinde de bulunmuştu ama hep reddedilmişti. Bir tek yanında güzel eşi Dana kalmıştı. Genç kadın, eşinin felç olmasından sonra kurduğu 'Christopher Reeve Vakfı' aracılığıyla felç tedavisi araştırmalarını destekliyordu. Hatta eşinin yeniden sağlığına kavuşacağı yönündeki umudunu hiç yitirmemişti. Tıbbın 'Kök hücre' yönündeki her gelişmesini takip ediyordu. Hatta Süperman, bir röportajında eşi için "Onun inanılmaz sabrı ve desteği olmasaydı intihar edebilirdim" demişti. Dana, onun hayata tutunma sebebiydi, işte buydu ah de vefa duygusu ve iyiki de vardı. Christopher Reeve, eski günlere dönme ümidiyle 2004'te hayatını kaybetti. Akciğer kanseriyle mücadele etmesine rağmen eşine bunu hissettirmeyen ve onun sağlığı için koşuşturan Dana Reeve ise 2006'da sadece 44 yaşında iken yaşamını yitirdi. Geriye ise, her trajik olayda misal alarak duygusal çözümleme yaptığım bir hayat hikayesi kaldı. Unutmayalım bazı sözcükleri,'Ah de vefa' da bunlardan biri.