?ÖNCE GAZETECİYİM!?
Tam cinnet geçiren bir toplum olduk! Kurşunlar, Rambo bıçakları aramızdan geçiyor, kafa, kol, gövdeyi sakınmak gerek? Geçen haftanın basın tarihine geçecek olayı, kuşkusuz Ressam Bedri Baykam?ın sempozyum çıkışı bıçaklanmasıydı. Sadece bir TV kanalı kameramanın çektiği görüntülerde Baykam, döşünü tutarak aman diliyor ama caddeden geçen araçlar hızla olay yerinden uzaklaşıyorlardı.
Hadi onun ‘Şov’ yaptığına inandık diyelim. Be mübarek insanlar, ya arkada boylu boyunca uzanan ve acılar içinde kıvranan kadın asistanının haline kayıtsız kalmanıza ne diyelim? Hadi belki araç sahipleri şok falan geçirdi, panikten kaçtılar sonrasında pişman oldular diyelim. Ki zaten TCK’nın 98’inci maddesinden ceza almaları olası. Ya görev aşkıyla dolup taşan meslektaşımızın büyük bir soğukkanlılıkla o anları 20 santim mesafeden kameraya almasına ne diyelim? Aa evet unutmuşum, devir “Önce gazeteci, sonra insanım” dönemi. Çok pardon!
Şimdi Dominik’te olmak vardı
Şu yaşadığımız ülkede o kadar'Son Dakika' olayı oluyor ki... Bir dakikada gündem değişiveriyor. Yüksek Seçim Kurulu (YSK)'nun BDP'li milletvekillerinin adaylığını iptal etmesi daha sonra 6’sına milletvekilliği yolunu açması, son 3 günün ana gündem maddesiydi. Tabii bunun yanında sıcak gelişmelere gebe Ortadoğu'dan gelen haberler, özellikle Suriye'de 48 yıl sonra Olağanüstü Hal (OHAL)'in kaldırılması, "Habercilikte mesai olmaz, Türkiye'de Ayşe tatile çıkmaz" dedirtiyor insana. İnanın bazen insan sırf bu nedenle'Survivor' yarışmasına katılıp Dominik Cumhuriyeti'nin ıssız ama kameralarla döşeli adasına kapağı atmak istiyor. Şöyle turkuaz rengi denizde dalgalarla boğuşma ve kumlarda tamtam dansı etme fikri bile insanı cezbediyor. Şimdi "Hayal alemindesin Gülçin, huuuu uyan" diyebilirsiniz. Tamam tamam aslında bu hiç de iyi bir fikir değildi. Görmüyor musunuz Nihat Doğan'ın, Asena'nın bilmem kimin haline? Orada gündem daha yoğun. Hoş, Doğan Dominik'e uçarken "Uzun zamandır siyasetin içinde olmam beni yordu. Yıllardır doğrudüzgün tatil bile yapamadım. Bu bana iyi gelecek" demişti demesine ama yarışmanın daha ilk haftasında yemek yemek için yalvarıp yakarmaya başladı. Anladım ki yarışma, hayattan daha zor ve yorucuymuş! Düşünsenize ana gündem maddenizin o gün karın doyurmak olduğunu! Her gün sadece'Coconut' yediğinizi! Hayır hayır kabus gibi... Dominik hayallerinden vazgeçmek en iyisi... Ya hazır vizelerde kaldırılmışken insan kendini Sibirya'ya mı atmalı? Beyazlar içinde küçük bir kar tatili, ne de güzel olur! Ama eyvah! Gündem yine yeşil ışık yaktı. Sibirya'nın Rkutsk bölgesinde bir uzaylıya benzeyen ceset bulundu! Gerçekten de 35 santim boyundaki bu insandışı varlık da nereden çıktı şimdi? Şimdi tüm dünya ajanlarının gözü burada olur. Hayır hayır, bu kaçıştan da vazgeçmek en iyisi. Küresel dünya düzeninin getirisi 'Yalnızlaşma' sanırım, insanın kendinden soyutlanmasını bir o kadar da sistemin parçası olarak o yalnızlığın içinde kalabalıklaşmayı beraberinde getirdi. Artık dünyanın her noktası, bilinen bir nokta. Kör nokta yok. İletişimin olmadığı köy yok. Nerede olursan ol, mimlenirsin. Kısaca buradan kaçış yok!