Erkeklere gelince. Hepsi üniversite çağında... Takım elbise giymişler. Boyunlarında kravat. Ceketin üst cebinde mendil… Hepsi traşlı… Jilet gibi… Pırıl, pırıl…

Bir de günümüz gençliğine bakıyorum. Alayında bir karış sakal. Yıllardır tıraş olmayı unutmuşlar… Saç-sakal birbirine karışmış, bıyıklar kaytan… Hiçbiri akım elbise giymiyor. Kravat nedir, bilmiyor. Ayaklarında spor ayakkabılar… Üzerlerinde bir tişört.. Ayakkabı boyacısının taburesini unutalı yıllar olmuş…

Neden böyle bakımsız, bugünün gençleri? Saç-sakal merakı nereden geliyor.

Allah bilir ya, sevmiyorum gençlerde sakalı-bıyığı… Torunlarıma da söyledim. Ama dinleyen, kim?

“Oğlum “ dedim. “Erkek dediğin her gün tıraş olmalı. Tıraştan sonra kokusunu sürmeli. İnsan içine adam gibi çıkmalı. Nedir bu haliniz? Teröristten farkınız yok”

Dinletemedim sözümü…

Biliyor muydunuz? Dünya devi Gilette, gençlerin sakal modası yüzünden büyük zarara uğradı. Bir yılda 8 milyar dolar kaybetti. Neyse, bu onların sorunu...

İnanın çok kafa yordum. Gençler neden bulaştı sakal-bıyık uzatmaya

Kendini yaşından büyük gösterme arzusu mu? Yoksa genç kızar sakal –bıyıklı erkekleri mi seviyor? Ekrandaki tarihi diziler mi bu modayı başlattı? Bilmiyorum. Hakikaten pek de merak ediyorum. Ve tekrar söylüyorum. Sevmiyorum gençlerin sakal-bıyık uzatmasını. Tertemiz, pırıl, pırıl olmasını istiyorum. Avrupalılar gibi. Biz, Atatürk’ün kurduğu modern Türkiye’nin çocuklarıyız. Her şeyden önce ona layık olmalıyız. Araplara, bedevilere özenmemeliyiz.

Peki, gençleri sakal-bıyık bırakmaktan nasıl vaz

geçiririz? Önce iş aileye, özellikle babaya düşüyor. Dizilerde sakal-bıyıklı aktör oynatmamak gerek. Çocuk üniversitede ise, öğretim görevlileri, okulda izin vermemeli sakala bıyığa. Kısacası toplumsal seferberlik….

Ha, bir de iş genç kızlara düşüyor. Erkek arkadaşlarını, onlara sakal bıyığın yakışmadığına ikna etmeli…

Nicedir bu konuyu yazmak istiyordu. Zira Avrupa’dan uzaklaşmak canımı çok sıkıyor.

ERDOĞAN SEVGİN