KADINLAR İKİYE AYRILDI / ONUR KRALLIĞI - NAFAKA KRALLIĞI
Gayrettepe de bir işhanının en üstkatında sabahlara kadar yayın yaptığım ve kendi kaderimi kendim çizdiğim zamanlara gittim bu sabah.
90’lı yılların başı...
Pek çok şeyle birlikte özel radyolar saltanatının başladığı yıllar.
Kimilerinin üniversite koridorlarında hayallerine yürüdüğü, kimilerinin evde koca beklediği, kimilerinin öylemesine yaşadığı rutin yıllar gibi görünsede 90’lar Türk kadınının ikiye ayrılmadan önceki son halidir aslında.
Tamda bu yıllara rastlar ailenin önemi!
Ailenin verdiği eğitim, onur, şeref, gurur gibi anne-babadan görerek kazanılan nitelikler her daim önemli olsa da bu yıllarda şaşar terazinin şirazesi.
Biz o yıllarda ikiye ayrıldık...
Ailelerimizi değil ama arkadaşlarımızı kendimiz seçerek dağıldık yollarımıza.
Best Fm de sabaha kadar yayın yapıyorum. Radyocu olmak çok önemli, öyle her önüne gelen yapamıyor yani. O yüzden yayın saatlerimiz uzun, toplasan 10 kişiyiz. Kaseti çıkan elinde çikolata çiçek kız istemeye gelir gibi kapımıza dayanıyor. O vaktin pop starları sanırsın kakamızJÇok para kazanıyor, çok geziyor, çok eğleniyor ama çok çalışıyoruz. Dergilerde boy boy röportajlarımız yayımlanıyor, bindiğimiz taksilerin şoförleri bizi sesimizden tanıyor yani gayet ütopik, nefis yıllar.
Sabah 7 saat süren yayından çıkıp eve gidiyorum, yıkanıyorum ve uyumadan dublaja gidiyorum. Ustalarım stüdyoda üzerimi örtüp zorla uyutuyorlar dublaj aralarında. Akşam oluyor hazırlanıp bu kez TV a çıkıyorum, şiirler okuyorum, o bitiyor tekrar radyoya yayına giriyorum. Bildiğin it gibi çalışıyorum, çalışıyoruz ben ve benim gibiler!
Yaşım 17!
Bir gün bir kadınla tanışıyorum, yaşı benden büyük, yeni boşanmış (boşanmaya çalışıyor aslında), sözyazarı, küçük bir kızı var. Yeni taşındığı bodrum katında evinin rutubetli duvarlarına kâğıt yapıştırırken radyoyu arayıp istek yapıyor. 1-2-3 derken yine bir gece kankam sandığım şarkıcı arkadaşlarımdan biri arıyor ve –bak seni kiminle tanıştıracağım- deyip telefonu sözyazarı kadına veriyor. Sonrasını özetlemek gerekirse herkes gidiyor sözyazarı kadın ve ben kalıyoruz yıllar sonrasında.
O kadınla arkadaşlığımda ailemden öğrendiklerimin altı çiziliyor bir nevi. Yolum, seçimlerim netleşiyor.
Sözyazarı dostumun trilyoner kocasından ayrılış sebepleri özel, ceketini alıp çıkıyor evden. Beşparasız onuruyla sokakta kalmak, dolapta terk ettiği kürklerinden daha kıymetli onun için. Yiyecek ekmeği yok abartmıyorum! Kızını zor bela görebildiği günlerde imece usulü besliyoruz çocuğu. Eski kocasinin tehditlerinden arta kalan zamanlarda çalışıp ailesine ve kendine bakmaya çalışıyor, başı dik, çelik gibi. Bazan ona bakıp kadın olmaktan gururlanıyorum. Ben büyürken paranın ne kadar önemli olduğunu ailemden sonra bu kadında görüyorum. Para insani zengin ya da sefil yapıyor suretiyle.
Çok doğru, bu bir metropol kadınları hikayesi...
Bas kaldırmak, ayakta onurunla durmaya çalışmak hikayesi sökmez kırsallarda ama dedim ya bu bir metropol kadını hali.
90’li yıllarda başkaldırmayı, onur ve şerefi seçmek zorluğunu tercih eden kadınlarla diğerlerinin yollarının ayrılması, gelecek nesillerin tarihini belirliyor adeta.
İki krallık kuruluyor, Onur Krallığı – Nafaka Krallığı
Onur kelimesinin anlamı malum, ancak nafaka kelimesinin sözlük karşılığı eksik geldi bana. -Na- eki kelimenin başına olumsuz haller belirtisi için geldiğine göre, ‘nafaka’ bir anlamda na-faka olsa gerek. (‘faka basmak’; aldatılmak, tuzağa düşmek )
Yani tuzağa düşmeyen–faka basmayan- kadınların barındığı Nafaka Krallığı ile akıllı görünen –faka basan- kadınların Onur Krallığı
Nafaka Krallığı ayni zamanda bir meslek.
Bir erkeği öyle yada böyle düşürüp birde çocuk verirsen kucağına artık bir şey yapmana lüzum yok. Aynı erkeğe tahammül etmek zorunluluğunda yok artık, parasıyla değil mi. Boşan. arkana yaslan ve her ay hesabına geçen parayı nasıl yiyeceğini planla.
Onur Krallığı zor.
Çalış, didin, ‘hesabımı kendim ödeyeceğim’ diye parala kendini. Ev kirası, faturalar, hayallerin ve hayatın tüm zorluklarından fırsat kalırsa evlenir aileni kurarsın diyeceğim ama zor. Senin Onur Krallığında rastlamayı ertelediğin adamlar yağmalandı, kapatıldı. Boynunda sadece kendi krallığındakilerin görebileceği koca madalyayla kendi kazandığın paranın tadını çıkar.
Bu sabah, dün geceden kalma sohbetin denize yansıyıp kalan keyfini çıkartıyorum.
90’lar geride kalmış, yollar seçilmiş. Karşımda bu kez 80’lerinde tanıdığım, bakarken kadın olmaktan gururlandığım başka bir kadın var. Onur Krallığı mensuplarından kendisi, boynunda pırıl pırıl parlayan madalyonuyla hala çok güzel! Hayıflandığı, üzüldüğü, kırıldığı şeyler var hepimiz gibi. O’na okunmaktan bıkılmayacak bir kitap olduğunu söylemek isterdim. Ucuz romanlardan olmadığını bilmek iyi gelir mi bilmem ama belki de güzel bir kahvaltı sonrası deyiveririm.
(Jenerik akar)
Söz Yazarı Kadın; Kocasından boşanmayı başardı. Kimseye tamah etmeden ayakta kalmanın tadını çıkarıyor. Evlenmedi ama iyi bir kısmet çıkarsa düşünebilir, çıkmazsa da mutlu. Kızı büyüdü, yolunu seçti, annesi gibi olmak istiyor, o da Onur Krallığında.
O Vaktin Pop Starları; Kimisi unutuldu gitti, sadece 90’larin anıldığı TV programlarındarastlanıyor onlara. Kimisi ise şimdiki zamanın starlarına dayayıp sırtını, şöhret tazeliyor.
Radyocu Kız; Radyoculuğu bıraktı. Havada 5 takla atıyor, yazıyor, yaşıyor, görüyor, şükrediyor. Mutlu.