O BİR FESTİVALLL; ALTIN PORTAKAL?
Yıllar sonra Altın Portakal. Ne çok şey değişmiş? Değişen pek çok şey görmek, umutlanmak, yaşanan aksaklıkları bende hafifletti. Festivale ilk kez 1997 de gitmiştim. Oyunculuğuna her daim bayıldığım Cengiz Sezici ile aynı dizide oynadığımız dönemdi.
Ben tıfıl, ürkek, küçücük?radyoda program yapıyor, o dönemin en sevilen çocuk dizisi Ayşecik' i seslendiriyor hooop oradan İlişkiler dizisinin setine gidiyordum.
Dublaj o zamanlar üstüne titrenen bir iş, öyle kapıdan geçen mikrofonun başına oturtulmuyor. Stüdyoda Ayşecik dizisinin oyuncularıyla karşılaşıyoruz sürekli. Çaylar, kahveler, gerçek sohbetler?Cengiz Sezici ağabeylik yapıyor ve diyor ki "sen bi takip et bakayım beni". İlk dizi maceram başlıyor, oynuyorum. Sekreter kızımJ Ufaktan rol kesiyorum. Aylar sonra "hadi!" diyor Cengiz. "Altın Portakala gidiyorum, senide götüreyim" Ayşecik dizisinin yönetmeni Ayhan Önal dan zor bela izin alıp takılıyorum Cengiz Sezici nin peşine. Ne heyecan! Dediğim gibi tıfılım, ürkeğim. Festivalin 2. günü diyorum ki "ben dönmek istiyorumL" Ne yapacağını bilememek, kendini bir karenin içine yerleştirememek?
"Deli kız, gitmeseydin keşke. Ben varım yanında, korkma kızım!" diyor Cengiz, "yok" diyorum. "ben gideyim"
Biletimi alıyor, yolcu ediyor beni?Tıfıdık tıfıdık el sallıyorumJ
Sevmediğime karar veriyorum böyle etkinlikleri. Festivaller, galalar bir de cenazeler bozuyor beni.
Yıl 2010?
"Sinyora Enrica ile İtalyan Olmak" sinema filminin cast direktörüyüm. Bu yılda gitmek zorunda değilim ama filmin yapımcıları dostlarım, menajerliğini yaptığım Nilay Cennetkuşu' nun ilk sinema filmi. Yani birlikte yaptığımız şey sadece bir iş değil aynı hayalin peşinden koşarken omuz omuza olmak!
İyi ki gittim, iyi ki tazelenen Türk Sineması nın Festival heyecanına tanık oldum.
Festival ortamı 1997 den çok farklı. Herkes bütün filmleri izlemenin koşturmasında, sohbetler yapıcı, filmler cesur, yönetmenler çoğunlukla mütevazı. Antalya izleyicisi bilinçli, coşkulu, cesaret verici. Organizasyon da aksaklıklar tabii ki var. Hoşgörülü olup homurdanmamaya çalışıyoruz ama neden böylesi bir festival profesyonel ellere teslim edilmiyor anlamıyoruz? Yahu en kıytırık düğünlerin organizasyonları bile daha kusursuz. Ne demeye "aman yaparız biz, yaparızzz" diye herkes her işi yapar!
Davetliler için bir dünya araç ayarlanmış ama yinede sokak ortasında kalabiliyorsunuz! Mesela biz törene geç kaldık. Film ekibine araç tahsis edilmiş güzel, e nerede? Yok. Binmiş birileri gitmiş ve kimsede dur dememiş. Uzun bir kargaşa ve bekleyişin ardından yola koyuluyoruz, törenin yapıldığı Cam Piramit in önüne geliyoruz ve bizi almıyorlar! J)))))))))))))))))))))))))))))))))
Şaka değil! Arabanın içinde oyuncularımız var ve fakat onları kırmızı halı seramonisinin yapıldığı kapının önünde indiremiyoruz. Neden? Hala bilmiyorum. Görevliler "devam et devam et" diye bizi otoparka yolluyorlarJ Yok artık! Aynı caddeye dönmek üzere trafikte 10 dakika daha geçirip kapının önüne yine yanaşıyoruz, yine aynı çığırma. İçinde olduğumuz araç festivalde görevli araçlardan üstelik. Eh daha iyi çığıran kazanıyor, kırmızı halıya ulaşabiliyoruz nihayet. Tören başlamış, Ebru Akel in elinde portakal öyle duruyor sahnede. Festival sunucuları ile ilgili yeri gelmişken hemen fikrimi paylaşayım; Ebru Akel zarif, güzel, Doğa Rutkay çok sevimli, Engin Altan Düzyatan ve Hakan Yılmaz oyunculuk kariyerinde devam etmeli?.e ama Emir Kustarica konserini kaçırdık biz! L Çünkü; törenin başında salonda talihsiz bir gerginlik yaşandı, törenin sonunda da sunucular "bitti gidebilirsiniz" deyip bizi paketlediler. Herkes birbirine konseri soruyor, zannediyoruz ki yaşanan tatsızlık dolayısı ile konser iptal oldu. Eh konser olsa sunucular "açılış törenimiz bitti, konser şurada bla bla" derler değil mi? Yok, demediler. Bağıra bağıra kaçtı canım konser.
Hep yerecek değilim! Mesela ?Yaşam Boyu Onur Ödülleri gecesini sunan Zahide Yetiş e bayıldımmm! Sıfır hatayla geceyi on numara sundu. Sahnede nerede, ne zaman ve ne şekilde duracağını biliyor, Türkçesi kusursuz, dersine çalışmış, öyle her cümleyi elindeki kağıttan okumuyor, hatta elindeki kağıda bakmıyor! Duruma o kadar hakim ki salonda yangın çıksa kimseyi paniğe sokmadan iki dakikada salonu boşaltacak. Zahide Yetiş profesyonel!
Salon dolu ama kimler yok davetliler arasında?
Antalya halkına hizmet eden Antalya Devlet Tiyatrosu' nun oyuncuları! Sadece galaya değil hiçbir yere davetli değiller. Festivalde yarışan filmlere, uzun kuyruklardan sıra gelip de bilet alıp girebilirlerse şanslılar. Gerçi bazan şehrin davetli olmaya hak kazanan kesimi, davetiyelerini acıyıp veriyorlarmış DT sanatçılarına. Aman canııımm ne işi var film festivalinde bir tiyatro sanatçısının! Benimkide laf! Antalya Devlet Tiyatrosu' nun 17 oyuncusu da izlemeyiversin filmleri, ne yapacaklar izleyip, konuyla ne ilgileri var!!!!
Esas mevzuya gelinceee?
Sadece bu festivalde değil, başka festivallerde de jürinin kriterlerini çözmüş değilim.
Çok yerinde ödüller olduğu gibi sorguladığım ödüller var yine.
En İyi Film' i "Çoğunluk" un almasına çok sevinmekle birlikte, "Gölgeler ve Suretler" in neden gölgede kaldığını algılayabilmiş değilim!
En İyi Yardımcı Oyuncu ödülleri güzel yerlere gitti. Gerçi "Sinyora Enrica ile İtalyan Olmak" filminde Nilay Cennetkuşu na ödül bekledik ne yalan söyleyeyim. Hem İtalyanca oyna, hem Polonya asıllı bir rahibeyi oyna ehh bekliyor insan ama Ayşen Gruda nın alması da bir başka keyif verdi. "Kavşak" filmindeki performansıyla Cengiz Bozkurt, Rıza Akın en doğru adreslerdi, bingo.
En İyi Yönetmen ödülü "Çoğunluk" Seren Yüce. Yine sevindim ama "Kavşak" filmi ile Selim Demirdelen' inde hakkettiğine çok inandım. Hadi jüri o kategoride çok kararsız kaldı diyelim, En İyi Senaryo mutlak "Kavşak" a gitmeliydi. Bir senaryo ancak bu kadar kusursuz olur!
Altın Portakal' ın 47 yıllık tarihinde bir ilk gerçekleşti ve ilk kez yabancı bir oyuncuya ödül verildi. En İyi Kadın Oyuncu ödülü Claudia Cardinale. Bu ödülün tartışmaya açık bir yanı yoktu zaten.
En İyi Erkek Oyuncu ödülünde 2 favorim vardı; Güven Kıraç ? Muhteşemdi!!! Naif, doğal, gerçek. İsmail Hacıoğlu ? 2 film, 2 birbirinden farklı performans. Bir filmde bütün salonu kahkahaya boğdu, diğerinde tam bir psikopat oldu.
İyi oyuncu kimdir? Doğal, abartısız, her karakteri farklı yorumlayabilen değil midir!
Ödül açıklandığında ağzım açık kaldı. Bartu Küçükçağlayan hep aynı oynuyor. Nasıl olacak? Oldu.
Halk ödülünü Güven Kıraç ve İsmail Hacıoğlu na verdi. İşittik, sevindik.
En İyi Müzik "Sinyora Enrica ile İtalyan Olmak" filmi ile Orhan Şallıel ya da "Kavşak" filmi ile Selim Demirdelen e yakışırdı ama herhalde -herkesi hoş tutalım- mantığıyla başka yere gitti. Kimse neden, nasıl anlamadı.
"Çakal" filmi sert olmasına rağmen kurgusu ve sinematografisi ile mutlak bir ödül almalıydı.
NTV canlı yayın ekibi çok çalıştı. Bora Oyacı iğnelerle ayakta durmasına rağmen yayınları iyi idare etti. Yekta Kopan çok doğru sorularla harika röportajlar yaptı.
Daha yazacak çok ayrıntı var ama ben perte çıktım.
*Meltem Cumbul Hale Berry inin yürüyüşünü çok çalışmış, anlaşılıyor biri söylesin, bunu da demezsem çatlardım.