SOĞUĞU BEYAZ, SICAĞI SARI, YAŞAMI GELİCİK RENGİ ÜLKEMİZ.
28 Ekim 2008 Salı | 22:05
Bütün dünyayı etkisi altına alan ekonomik kriz ülkemizi de derinden etkilemeye ve sarsmaya başladı.
İşten çıkarmalar, dövizde ki hızlı yükseliş, borsanın gelgitleri hissedilen krizin etkilerinden bir kaçı sadece.
Üstelik ülkemiz, yalnızca global ekonomik krizle sarsılmıyor.
Ne olduğunu kimse bilmiyor. Akan kan neden bir türlü bitmiyor, bitirilmiyor, kimse bir şey yapmıyor.
Bu coğrafya binlerce yıldır acılarla yoğruldu. Toprakları kanla, gözyaşıyla sulandı.
Gencecik insanlar, çocuklar hayatın ne olduğunu anlayamadan veda ettiler yaşama.
Köyler yakıldı, boşaltıldı. insanlar yaşadıkları yerlerden göç etmek zorunda kaldılar.
Şehirler büyüdü, şehirler çoğaldıkça sorunlar ve acılar da büyüdü.
Ama yaşam ne kriz ne de savaş dinliyor. Yaşananlar yaşandı ve yaşanacak.
Her fotoğraf, yaşamın her anı bir film konusu. Böyle olmaya da devam edecek.
Filmler çekilecek, festivaller düzenlenecek.
Ödül törenleri, gişe savaşları, reklam gelirleri, televizyon yayınları vs vs.
N.Bilge Ceylan'ın dediği gibi yalnız ve güzel ülkemiz...Acı ve gözyaşının eksik olmadığı güzel ülkemiz.
Soğuğu beyaz, sıcağı sarı, yaşamı gelincik rengi ülkemiz. Ne çok hikayesi var toplumsal olan
Ve festivallerde yarışan ne çok kişisel filmimiz.
Ekonomik kriz ve Antalya diye başlamıştım yazıya. Kriz sinemayı ne kadar etkileyecek bugünden birşey diyemiyorum.
Ekonomistlere bakacak olursak krizden etkilenen insanlar öncelikle eğlencelerinden kesinti yapıyorlar.
Bu demek oluyor ki sinema seyircisinde nicelik olarak bir gerileme olacak. Gişeye yansıyan bu gerileme yapımcıları etkileyecek.
Reklam verenler yada sponsorlar desteklerini azaltacaklar. Sinema sektöründe bir gerileme olursa festivaller etkilenecek...
45.Antalya Film Festivali, yaşanan ekonomik krize rağmen oldukça başarılıydı organizasyon olarak.
Yurtdışından gelen ünlü konukları, konaklama ve ulaşımın rahatlığı, yarışan ve yarışma dışı gösterilen filmlerin çeşitliliği ve sayısal fazlalığı, her şey güzeldi doğrusu.
Ödül gecesiyle ilgili basında çıkan eleştirilere ise bir anlam veremediğimi söylemek isterim. Çünkü eleştiriler ödül gecesine katılan davetlilerin niteliği, sunucuların ve ödül verenlerin yetersizliğiyle ilgiliydi çoğunlukla. Ama kimse yarışmacı filmlerin niteliği üzerine konuşmadı.
Kimse senaryoların yetersizliği üzerine tek kelime etmedi. Yarışan filmlerin nerdeyse tümünün hikayelerinin birbirine çok benzediğini
hele bazı sahnelerin birbirinin neredeyse aynı olduğunu kimse söylemedi.
Şunu söylemek istiyorum sonuç olarak. Ekonomik kriz, evet var. Hepimizi etkiliyor. Sinemayı da.
Buna rağmen sinemamızda nicelik olarak bir gelişme var. Krize rağmen.
Ama birşey eksik sinemamızda. O da senaryo.
Her fotoğraf bir hikaye ülkemizde. Ve sadece son yirmibeş yıla baktıklarında milyonlarca fotoğraf karesi ve sayısız hikaye var anlatılacak.
Gören gözlere ihtiyaç var yalnızca.
Yazara Ait Diğer Köşe Yazıları
Yukarı