SOĞUK BİR YAZ AKŞAMI...
Saat gecenin tam yarısı
Dışarıda deli bir rüzgar anlamsız esmekte...
Belki yağmur yağar birazdan
Yağmur beklentisi soğuttu gecemi.
Yine çok uzun zaman oldu yazmayalı. En son Bodrum’da yeltenmiştim
Elim yürümedi klavyede, bıraktım ben de.
Sonra ,
Geçenlerde yine denedim.
Yine olmadı.
Oysa ne kadar çok yazacağım şey ver.
En son yazıyı yazdığımın üstünden aylar geçti. Ben ne kadar çok yer gezdim. Ne kadar çok insan tanıdım. Ne çok aldattım. Ne çok aldatıldım. Ne anlamsız geceler yaşadım.
Ne eski heyecan kaldı, ne eski hırs...
Kapım çalındı
İki gölge belirdi karşımda.
Gözlerimden biri sevgiye çaldı diğeri aşka...
Sözler fısıldandı kulaklarıma iki ayrı dilden..
Gözlerimden biri bakışıp durdu maviyle diğeri şefkatle kucakladı bir esmeri.
Gözlerimden biri sevişip durdu tanımadığı maviyle
Diğeri uykuya daldı esmerin kollarında.
Kapım çalınmaz oldu
Gecenin yasak saatinde
İşte o anda ne aşka ne sevgiye
Varsa yoksa ikili bir yalnızlığa çalar gözlerim.
Bugün bütün gün ve gece Taksim’deydim.
Ne çok insan vardı. Birkaç tanıdığa rastlayıp selamlaştık. Konuşurken onlarla, bakışlarım başka yerlerdeymiş. Öyle söyledi mavi...Bir kalabalık doldu gözlerime. Aşk değil başka bir şeydi bakışlarından süzülen.
Kim sevdalı kim değil
Kim kiminle nerede
Eski aşklar kanattı yüreğimi.
Söylemeseler.. yazmasalar...
Zaten aramıyorum onları artık bu duygusuz şehirde.
Bir yalnızlık dolar durur yaşamın tam önünde.
Çirkindir dudaklardan dökülenler.
"güzel" hep bir adım ötede.
"bir adım öte" çok ötelerde.
Bense hep başka yerlerde. Ya da hep aynı yerde.
Bedenim burada, İstanbul’da,
Yüreğim Bingöl’de, Diyarbakır’da, Elazığ’da...