ALTIN PORTAKAL GÜNLÜĞÜ VE TÜRKAN ŞORAY
Türkiye’nin en uzun soluklu Film Festivali olan Antalya Altın Portakal Film Festivali 50. Yılında. Festivalin bu yıl özel kılan sadece 50.nci yaşını kutluyor olması değil elbet. Altın Portakal, 1964 yılından bu yana sinemayla kalplere kazınan isimleri bir kez daha halkın huzuruna taşıyarak hem büyüdü hem de sevgiyi perçinledi. Ama her platformda belirttiğim gibi bu dayanışma genellikle "yarım" kaldı. Sinem starlarının bir bölümü Antalya’ya gelirken, bir bölümü İstanbul’da seyirci olmayı tercih etti.
Tıpkı bu yıl olduğu gibi.
Kadir İnanır “Başkan Akaydın’a küskün!”
Türkan Şoray Jüri başkanı, Hülya Koçyiğit, Filiz Akın, Kadir İnanır, Tarık Akan gibi starlar festivalde yok.
Bunlara yeni jenerasyon oyuncuları da eklerseniz liste uzayıp gider.
Dedim ya “tek taraflı sevgi” olmaz. AKSAV be Antalya Büyükşehir Belediyesi sanatçıların gelmesi için gerekli çabaları harcıyordur. Ama sanatçılarında kendileri için 50 yıldır her türlü çabayı harcayan Altın Portakal’ı önemsemeleri gerekmez mi?
AKSAV’ın kurucu üyeleri arasında bulunan şu andaki İcra Kurulu Başkanı Hüseyin Şanlı’nın önerisiyle gerçekleşen 50. Yıl Onur Ödülleri töreni ne kadar da şık ve güzeldi.
Fatma Girik, Ediz Hun, Türkan Şoray, Tanju Gürsu, Nebahat Çehre ve İzzet Günay’ın ödül alırken genç oyuncuları yüceltmelerini o salonda duysalar ne güzel olurdu.
Tanju Gürsu’nun yıllar önceki filmini Demet Evgar ile birebir oynayan Emre Karayel’i “Benden daha güzel oynamışsın” diyerek hararetle eski kuşak oyuncuların “büyüklüğünü ve hoşgörüsünü” gösteren alkışa değer sahnelerdi. Keza Fatma Girik ile Ediz Hun’un , Yeşilçam’ın eski zor koşullarını “stand-up” tadında anlatmaları, sinemanın bu yıllara gelmesinin hiç de kolay olmadığını gösteren güzel örmeklerdi.
Konuşmayı hiç sevmeyen Yönetmen Şerif Gören’in bile dili çözüldü Altın Portakal’da.
“Yasaklara, sansüre, darbelere, içimdeki oto sansüre bile karşıyım, çünkü Çarşıyım” diyerek içine giydiği Çarşı tişörtünü göstermesi alkışların kopmasına neden oldu. Gören’in bu “Çapulcu tavrı”, daha sonra salonda “Her sinema her yer direniş” sloganlarının atılmasına neden oldu.
Geleneksel kortej yürüyüşünde halkı selamlayan sinema emektarlarını , kilometrelerce sevgi zinciri oluşturan yaklaşık 200 bin Antalya’lı selamladı…
Dün ise SU Otel’de, Türkan Şoray Başkanlığı’ndaki Altın Portakal Ulusal Film Jürisi’nin basın toplantısı vardı. Şoray inanılmaz heyecanlıydı. Başkan Prof. Dr. Mustafa Akaydın siyasi soruları yanıtlarken, Şoray sanatsal soruları yanıtladı. Türkan Şoray’a “Sonuçlar açıklandığında eleşirileri göğüslemeye hazır mısınız?” sorusunu “İnşallah eleştirmezler” temennisiyle açıkladı.
Altın Portakal Jüri Başkanı Türkan Şoray’ın “Zamanında benim de hakkım yendi. Oynadığım Kadın oyuncu dışında ödülleri topladı ben hariç” demesi kaderin bir cilvesi miydi. Yoksa gelebilecek eleştirileri aza indirecek, hesapsız söylenmiş samimimi bir itiraf mıydı? bilinmez.
Türkan Şoray basın toplantısında benim de aralarında olduğum Yüksel Aytuğ, Arslan Güven, Ali Eyüboğlu, Hakan Solaker , Mehmet Çalışkan ve Olcay Ünal Sert gibi deneyimli eski magazin gazetecilerini görünce mutluluğu ikiye katlandı. Hele hele “R”leri söylemekte sıkıntı yaşayan Haber Türk muhabiri Mehmet Çalışkan arkadaşımızın tüm sevimliliğiyle ona soru sorması, Şoray’ın kameralar karşısında ilk kez uzun süre gülmesine, gülümsemesine neden oldu.
Altın Portakal 50. Yılında Türkan Şoray ile biçimleniyor desek haksız sayılmayız.
Dünyada en çok film çeken sinema starlarının başında gelen Türkan Sultan’ın attığı her adım festivalin nabzı gibi.
Türkan Şoray yıllar yılı bu sevgiyi boşuna hak etmemiş. Gönüllere kazınmamış.
Altın Portakal 50. Yılında, hayatını sinemaya adayan Jüri Başkanı Türkan Şoray ile ışıltısını kaybetmedi.