KARŞI KIYI’DAN TÜRKİYE’YE BAKMAK! FİNAL YAZISI? BAŞKENT ATİNA’DA NELER YAŞANDI? ZEUS BİZİ DUYDU MU?
Nurettin SOYDAN Yazdı...Dört gün süren Yunan Adaları gezisi. Kültürel ortak özelliklerin hüküm sürdüğü iki ülke arasındaki fark ne? Yunanistan nüfusundan bile fazla turist ağırlarken, Türk turizmi neden kan ağlıyor? Yunan Adaları’nın büyüleyen özelliği ne? Genel Yayın Yönetmenizin Nurettin Soydan, gitti, gördü, gezdi ve yazdı. İşte bir solukta okuyacağınız Nurettin Soydan’ın, Yunan Adaları turu ve Atina ile gezisiyle ilgili izlenimleri?
Yunan Adaları gezimizin dördüncü gününde 4. durak, başkent Atina. Bütün gece hareket eden gemimiz erken saatlerde Lavrion Limanına yanaşıyor. Pire Limanı yoğun olduğunda Cruise gemilerinin tercihi artık bu liman oluyormuş...
Genç rehberimiz Mahmut’a bu kez Yunanlı tur rehberi Else eşlik ediyor. Else, İstanbul’da yaşamış, çocukluğunu orada geçirmiş bir Yunanlı. Türkçesi bir kitap kadar sade, anlaşılır ve berrak. Mahmut’un, “Turizm sektörünün Diva Rehberi” tanımlamasını aratmıyor, doğrucu, sözünü dudaktan sakınmıyor.
Ülkesinin eleştirilmesi gereken noktalarını eleştirirken sözünü hiç sakınmıyor rehberimiz Else...
O anlatırken kendimizin tarihi Athena’da ve günümüzün Atina’sında buluyoruz. Çağlar boyu yüksek yaşamı seven Yunan halkı, Atina’nın bazı merkezlerine aldığı göç akınları nedeniyle merkezi terk etmek zorunda kalmış... Bir aktris-hoca-rehber edasıyla gezimizi şenlendiren Else, Türkçe anlattığı tarih bilgisiyle, otobüsle yaptığımız Atina turunun daha da güzelleşmesine ön ayak oldu... Teşekkürlerimizle sevgili Else... İstanbul’a da seni bekleriz...
Şehre tepeden bakan tarihi Akropolis Tapınağı ise gezimizin ikinci durağı olacak. Yüksek bir tepeye kurulan Akropolis’e akın akın giden insan selini görünce, Tanrıların, AB’den önce “dünyalıları Yunanistan ile dayanışmaya ve bu ekonomik krizden çıkarma çağrısı” yaptığı hissi verdi bana. 19 milyon nüfusuyla bir İstanbul kadar olan Yunanistan’a, yılda 20 milyon turist gelmesinin başka matematik izahı varmıdır bilmiyorum. Ama Mitolojik Tanrılar, bu işe bir el atmışlar sanırım!
Zeaus, bizi de, ülkemizi de inşallah unutmaz umuduyla Akropolis’e Caner Badak ile birlikte tırmanmaya başladık.
Tapınak da, manzarada olağanüstü gerçekten. Dünyanın her bir yerinden Akropolis Tapınağı’na akın eden insanlar iniş ve çıkışlarında milyonlarca karınca sürüsü görüntüsü veriyor. Akropolis’e çıkanları bekleyen en önemli tehlike, tapınağın büyüsüne kapılmışken, gördükleri karşısında ağzı bir karış açıkta kalarak attığı adımlara dikkat etmemek. Zeminde yer alan parlak taşlara basanlar ne yazık ki kendisini sabuna basmışçasına yerde buluveriyor! Aman ha dikkat!
Akropolis’i görmenin bedeli 20 Euro. Gördüklerinizin, yaşadıklarınızın ve hafızanıza kaydettiklerinizin değeri ise paha biçilmez...
Atina’ya yaz mevsiminde gidenleri Akropolis’e çıkmaları gereken saat, sabah erken olmalı. Yoksa o yolları 35 derece ve üstü sıcaklıkta tırmanmak akıl alacak şey değil. Daha yarı yolda hararetiniz yükselir kalıverirsiniz öylece! Ambulans’ta çıkmaz o tepeye. Tanrı Zeus imdadınıza yetişirse ona bir şey diyemem!
Tanrılar tapınağı Akropolis’i gezdikten sonra Atina için serbest zaman saatimizi kullanıyoruz. Rehberimiz Mahmut’ta bize eşlik ettiği için oldukça rahatız. Bir kafede spagetti’mizi yedikten sonra “dünya ile bağlantı” kurup internette surf yapma keyfi sürüyoruz... Herkes haliyle az önce Akropolis’te gördüğü tarihi eserleri ve büyülü anları paylaşıyor.
Atina’da alışveriş yapanların dönmesiyle birlikte yine otobüslerimizle buluşup 70 km mesafede bulunan gemimize ulaşmak için Lavrion limanına doğru hareket ediyoruz.
Son gece ile birlikte uzun bir gece bizi bekliyor olacak. Lavrion’dan hareket eden Celestyal Nefeli Gemisi, 173 deniz mili uzaklıktaki İzmir Limanı’na sabah saat 08.00’de ulaşacak. Yani yaklaşık 16 saat süren bir yolculuktan sonra...
Engelsiz Yaşam Vakfı’nın öncülüğünde yapılan, ve dört gün dört gece süren Yunan Adaları “Engelsiz Tatil” turumuz, sabah İzmir Limanı’na varmamızla son buluyor...
Merhaba Türkiye, merhaba Ege’m, merhaba Dünya, biz geldik!