AMASYA İZLENİMLERİ
İçimde bir uhde olarak kalmıştı Amasya’yı gezememek? Bir yıl önce bir TV programı çekimleri sırasında günübirlik Amasya’ya yolumuz düşmüştü. Şehrin tam ortasında, bir kaç fotograf, bir kaç kelam?Başdöndürücü bir "sevgiliyi" geride bırakırcasına, buruk bir şekilde uzaklaşmak zorunda kalmıştık Amasya’dan?
Kendisi de Amasyalı olan sevgili Reyhan Özdemir’in, “Amasya’ya gelirmisin!” davetini alınca, bekleyen “sevgiliye” kavuşurcasına bavulumu çabucak hazırladım…
THY’nin hafta sonun geceyarısı seferiyle Merzifon’dan, Amasya’ya doğru uzandık…
Öncelikle son yıllarda rastladığım, “en uyumlu” basın kafilesiyle Amasya gezisine başladık… Bu iyiye işaretti, öyle de oldu…
Konakladığımız Simre Otel’in sahibi M. Kemal Kavlak’ın, “sıcak merhabasıyla” birlikte, Amasya’nın “ne var, ne yok”unu bir çırpıda özetledi bize bir gece yarısı…
Sabah kahvaltısında önemli isimlerle buluşacaktık. Öylede oldu.
Amasya Belediye Başkanı Cafer Özdemir, Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Murat Kırlangıç, Orta Karadeniz Bölge Kalkınma Ajansı OKA, İl Kültür ve Turizm Müdürü Ahmet Kaya ve Üniversite rektörünün de olduğu şehrin ileri gelenleri oldukça sıcak bir merhabayla Yamaç Café Bistro’da karşıladı hepimizi…
Amasya manzaralı kahvaltımızı, yöresel lezzetlerle tadlandırdık.
Başta Belediye Başkanı olmak üzere, Ticaret Odası Başkanı, Üniversite Rektörü, Kalkınma Ajansı temsilcisi ve İl Kültür ve Turizm Müdürü, “Amasya’ya ilişkin hedeflerini”, “kahve tadında” özetlemekle yetindiler.
Rehberimiz, asıl mesleği öğretmenlik olan İl Kültür ve Turizm Müdürü Ahmet Kaya’nın mihmandarlığında, Amasya’da bir tarih ve kültür kokan bir yolculuğa çıktık.
Amasya aşığı birinden (Sayın Ahmet Kaya’dan), nice medeniyetlere yarenlik yapmış, nice savaşları, zaferleri ve yenilgileri yaşamış Amasya’yı dinlerken her an kendimizi sınava hazır hisseden öğrenciler gibiydik.
Ters köşeden gelebilecek bir soru endişesiyle anlatılanları can kulağıyla dinledik…
Harşena Dağı’na yaslanmış, M.Ö. 3200’lerden kalma; Harşena Kalesi’nin ihtişamını izlerken, gölgesinde yatan Pontus krallarına ait Kral Kaya Mezarları’nın hangi dramlara tanıklık yaptığını hayal bile edemedik…
Bir kadının gerdanına dizilmiş en kıymetli mücevher gibi sıralanan Yalı Boyu Evleri’ndeki yaşamları “düşlerken”, İl Kültür ve Turizm Müdürü Ahmet Kaya’nın bilgiç ses tonuyla uyandık:
“Cerrahi ilminin en önemli isimlerinden Sabuncuzade Şerefeddin’in Amasyalı olduğunu biliyor muydunuz?”
Tam da “Hayır Hocam!” diyecekken, “Şifahane’nin içinde bulduk kendimizi. Yüzyıllar öncesinden günümüze uzanan hikayelerin, birebir günümüzün tıp aletleri ve yazılarıyla “şifa” diyarına uzandık.
Zaman kısa, Amasya dop doluydu.
Her adımında bir süpriz, bir başka güzellik yatmaktaydı. Mihmandar Müdürümüz Ahmet Kaya, bıkmadan kimi zaman yaya (çoğunlukla) kimi zaman özel araçlarla dünyaya açılmakta geç kalan kentini tanıttı.
Cumhuriyeti borçlu olduğumuz Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarının “Kuruluş anlaşmasına Amasya’da imza koyduklarını, belgelerle, canlandırma heykellerle anlatan müzeden çıkamaz olduk.
Bir sonraki durağımız Şehzadeler Şehri Amasya’ya damga vuran Osmanlı ileri gelenlerinin, Sultanların canlandırıldığı konaktı. Heykellerin hayat bulduğu tarih kokan müzede, günümüz animasyon teknikleriyle canlandırılan “Sultan”ların şahlanış hikayeleri çok ilgi çekiciydi.
Gazeteci arkadaşlarımızın bir çoğu Sultan ve Şehzadelerle “hatıra fotografı” çektirmeyi ihmal etmedi.
Bana da, Amasya’yı arkasına alan, adını Amasya’ya kazıyan ve kazıtan Şehzade Mustafa ile “Selfie” yapmak kaldı.
Şehzade Mustafa’nın elinde Samsung cep telefonuyla “Selfi yapan” heykel,fikri çok ilginç. Kim ne derse desin Amasya için gerçekçi bir tanıtım yöntemi olmuş.
Şehzademiz, kente gelenlerle her gün “sosyal medya’da”…
Bundan iyisi…
Obama’nın başkanlığı bıraktıktan sonra, Şehzade Mustafa ile Selfi çekmek için Amasya’ya geleceği rivayet olunur! Rivayet bu ya… Olmaz, olmaz demeyin.
Olur… Olur…
İlginç fikir ve oluşumlardan biride “Aşıklar Müzesi”ydi. Ferhat ile Şirin’in, Romeo ile Jüliet’in dramatik aşk hikayelerinin anlatıldığı, Pir Sultan Abdal, Köroğlu ve Aşık Mahsuni Şerif’in de unutulmadığı Aşıklar Müzesi inanılmazdı.
Aşıklar Müzesi’nin çıkış salonuna konulan nikah masasında mutluluğa atılan imzalarda…
Mistik, tarih kokan, yorgun ama mutlu ilk günümüzün sonunda, Eminefendi Konakları’nda onurumuza verilen yemek ve eğlencenin konukları olduk.
Amasya’ya “bir kadın eli”nin değdiğini mekanın işletmecisi Gülseval Özkök yaptıklarıyla bizzat gösterdi. Mekanın dekorasyonu kadar, mutfat ve hizmet şekli olağanüstüydü.
Geceyi sonlarında doğru hareketlendiren fasılın son nağmesinde kendimizi yine Yamaç’da bulduk. Orda’da yine bir “kadın eli” değmişti Amasya’nın en güzel yerine. Saime Çoban’ın Ailesiyle işlettiği Yamaç’a giren çıkmak bilmiyor. Nasıl çıkacak ki! Aşağıda duran Amasya’nın muhteşem manzarası varken…
Kahvelerimizi yudumlarken, bölük pörçük de olsa dilimizin uzandığı türkülerle zaman su gibi akıp gitti… Kah sarıya, kah maviye bazen de yeşile dönen Yeşilırmak gibi…
Amasya turumuzun üçüncü gününde ilk zayeretimizi, restore edilen yeni konağında Vali İbrahim Halil Çomaktekin’e yaptık. Şehrin heyecanını paylaşan Sayın Vali’yi dibekli kahve ve demli çaylar eşliğinde dinledik. Onun Amasya adına, Türkiye adına talepleri, Amasya aşığı olan bizlerin de istekleriydi.
Dedim ya. Nefesimiz değil zamanımız yetmedi Amasya’yı adım adım gezmeye. Yinede Taşup Konağı, şehre ayrı bir nefes katan Taşhan Otel’i imrene imrene gezdik. Ardından Uluhan Otel'i gezdik.
Öğlen yemeğimizi ise misafirperver işadamı ve Amasya aşığı sayın Burak Dalyan’ın sahibi olduğu Dalyan Han Otel ve Resturant’ta yerken…
Amasya’ya “veda” bile edemedik…
İnsan sevdiğine veda etmezmiş misali…
Bir daha gelirsek “bu güzel ve büyülü şehrin” hangi kapısından girecektik acaba diye düşünürken…
İl Kültür ve Turizm Müdürü Ahmet Kaya’dan cebimize bir mesaj geldi: Şehrimizin anahtarları, adresine kurye ile gönderilmiştir.
Tamam Paşam… Pardon, sayın müdürüm.
Siz Amasyalılar elbirliğiyle bize kalbinizi açtınız. O Anahtarları geldiğimizde, Yeşilırmak’ın gelecekteki o “mavi sularına”, el birliğiyle bırakırız…
Sevgiyle… Dostlukla… Kalın sağlıcakla…