ATA?NIN HUZURUNDA...
Bülent Ersoy, ?Hocam?, ?Annem?, ?Sanat hayatımın mihenk Taşı? dediği Türk Müziği?nin gerçek ustası Müzeyyen Senar için birer hafta arayla çok önemli iki etkinlik gerçekleştirdi.
İlki, 29 Ekim?de Ankara Forum?da ?Cumhuriyet?in Divası Müzeyyen Senar Fotoğraf Sergisi?, diğeri de 7 Kasım gecesi Anadolu Gösteri Merkezi?ndeki ?Müzeyyen Senar?a Saygı? konseriydi?
Ersoy, sahne üstü dekorundan, oturma düzeni ve şamdanlara varıncaya kadar bütün detaylarla tek tek ilgilenmişti.
Anadolu Gösteri Merkezi'ndeki bu konser, sanatçıya "yaşarken" bu dayanışmayı, sevgiyi hissettirmenin ne kadar önemli olduğunu gösterdi.
90 yaşına giren Müzeyyen Senar'ın rahatsızlığına rağmen, son güne kadar bile tam teşekküllü bir ambulansla Ankara'ya gelmek isteme çabası bunun göstergesiydi.
Cumhuriyet'in Divası Senar kendisi için yapılan bu konsere katılamadı ama, Bülent Ersoy'un her şarkı sonundaki övgü dolu sözlerini, Sezen Aksu'nun altın değerindeki cümlelerini, Abacı'nın heyecanını, Coşkun Sabah'ın saygısını sonuna kadar hissetti?
Dahası, o gece konser salonuna gelen 2500 Başkentli müziksever dostlarının tek fire vermeden üç saat boyunca konseri izlemelerini, görmese de duydu, yürekten alkışladı?
Müzeyyen Senar'ın kızı Feraye'nin "Anasının Kızı" heybetiyle seslendirdiği şarkı, alkış yağmurunu Cumhuriyet'in Divası'na canlı canlı, kalpten ulaşmasını sağladı.
Feraye'nin, "Atatürk'ün huzurunda şarkı söyleyen Cumhuriyet'in Divası'na, Başkent'lilerin sahiplenmesi bizim için ayrı onurdur" sözleri "Müzeyyen Senar'a Saygı Konseri'ni özetliyordu.
Müzeyyen Senar'a bu etkinliklerle "yaşam destek morali" sağlayan herkes mutluydu.
Başta, Diva Bülent Ersoy, konseri organize eden Sinan Kuzucu, medyayı Ankara'ya toplayan Taner Budak-Caner Budak ile Senar için gecesini gündüzüne katan herkes alkışı fazlasıyla hak etti.
Tabi en büyük alkışı Bülent Ersoy'a göndermek gerek?
Sanata yıllarını verenlere sonuna kadar saygı gösterilmesinin altın bir kez daha çizdiği için de.
HABER AYRINTIDA GİZLİ: ALİCE YİNE İŞ BAŞINDA!
Magazin gazeteciliği zaman zaman eleştirilerin odak noktasına oturur. Bilen de bilmeyen de "vur abalı"ya misali bizlere yüklenir durur?
Ama mesleğimizde işini o kadar önemseyen ve yapanlar var ki, onları bir köşeye oturtmak gerek. Tıpkı Milliyet Cadde'nin köşe yazarı Ali Eyüboğlu gibi?
Haberi yazarken, yorum yaparken "kılı kırk yaran" ayrıntılar üzerinde durur. Yılların getirdiği deneyim ve saygıyla farkını her zaman konuşturur.
Bülent Ersoy için Ankara'ya seyahat etmeye hazırlanırken, organizasyon ekibinin telaş ve özenle bazı "özel eşyaları" otobüsün bagajına yerleştirdiğini gören Ali Eyüboğlu hemen yerinden fırladı. Onu otobüsün bagajında tek tek eşyaları incelerken görünce hiç şaşırmadım. Çünkü söz konusu eşyalar Bülent Ersoy'undu? Ve Alice yine "haberi ayrıntıda" bulmanın peşindeydi?
Bülent Ersoy'un "41 numaralı" yüksek ökçeli sahne ayakkabısını görünce, "numara gerçek mi?" diye defalarca sordu. Diva Bilent Ersoy'un sahne koltuğuna, özel mikrofonuna varıncaya kadar her şeyi gözden geçirdi?
Haberin arkasının haber kadar önemli olduğunu yine köşesine taşıdı Ali Eyüboğlu.
ŞEHİT DÜŞMÜŞ BİR ZENGİN ÇOCUĞU VAR MI?
"Açılım" günlerdir gündemin baş maddesi? Sürecin nereye gideceği tartışıla dursun, sürecin yürümesini de durmasını da isteyenler çoğunlukta.
Bunları neden yazıyorum?
Ersoy 'un Ankara konseri için Ankara'dayken Safiye'nin Faik'i ile konuşma fırsatımız oldu.
Hatta Faik Öztürk'ün yeni türkü albümünü dinleme fırsatı da buldum..
Faik Öztürk , Edirne'den, Erzurum'a, Karadeniz'den Elazığ'a uzanan türkü repertuarını ilgiyle dinledim? Faik Öztürk, "Gönül Türküleri" adını verdiği albümünde çok eski bir türkü olan "Eledim Eledim"i de yorumlamış. Türkünün başında ağıt yakan bir şehit annesinin feryatları yürek paralıyor.
Faik Öztürk bir klip çekerek bunu Şehit Aileleri'ne armağan edeceğini söylüyor ve ekliyor:
"Terörle mücadelede şehit düşen bir zengin çocuğu var mı? Bu bir rastlantı mı?"