GÜNEŞİ GÖRDÜM! ALKIŞLAR MAHSUN?A VE TÜM EKİBİNE...
Herkes yine Mahsun?un ne yapacağını merakla bekliyordu!
Yönetmen Mahsun ya ?çırak? çıkacak ve kaybolup gidecekti...
Mahsun ?yine boyundan büyük işlere? soyunmuştu?
Mahsun Kırmızıgül?ün üç ailenin hayatıyla anlattığı ?Doğu?daki Sorun?un 28 yılık bilançosunun dökümü oldukça ağırdı, verdiği mesaj ise çok ama çok netti:
GÜNEŞİ GÖRDÜM! ALKIŞLAR MAHSUN'A VE TÜM EKİBİNE...
Mahsun Kırmızıgül'ü sanat hayatına adım attığı ilk günlerden bu yana çok yakından tanır ve izlerim?
Mahsun, "toy bir delikanlı" iken albüm yapmak uğruna İMÇ'de yapımcıların önünde ceketini ilikleyip yıllarca sabrının sınırlarını zorladı.
Çok geçmeden "Alem Buysa Kral Benim"le sesinin süksesiyle aynı İMÇ'ye "Krallığını" ilan etti.
Koca bir müzik imparatorluğu kurana kadar yılmadı, çalıştı, konuştukça konuştu!
Tam altı-yedi yıl boyunca da başta İbrahim Tatlıses başta olmak üzere, şöhret apoletlerini takmak için kavgasını sürdürdü!
1999 yılında Tatlıses ile barışıp, "kardeşlik türküleri" eşliğinde bu polemikleri tarihe gömdü?
Alınterini akıtarak ortağı olduğu Prestij Müzik'ten ceketini alıp ayrıldıktan sonra?
Mahsun Kırmızıgül şapkasını önüne koyup iyice düşündü!
Ekonomik olarak "sıfırlanmıştı", ama hayatına parayla satın alınamayacak değerler katmıştı!
O günden sonra hayatında yeni bir sayfa açtı Mahsun Kırmızıgül?
Artık, "konuşan" değil, "üreten ama konuşmayan" bir Mahsun vardı?
"Yüzyılın Türküleri"ne de, "dinler ve kültürlerarası" müzikal birlikteliğe de "sanatçı kimliğiyle" katkı sağlamaya soyundu?
Dizilerle giderek olgunlaşan oyunculuğuna, yönetmenlik sevdasını da eklemeye karar verdi?
Ustaları yanına alıp hızla ilk filmine koyuldu?
"Beyaz Melek"ler kanatlanıp sinema salonlarına doluştuğunda, cılız eleştirilerle birlikte, aldığı "yüksek volüm" alkışlarla yine gururlandı?
Sinema camiası "bir şarkıcıdan yönetmen olur mu?"yu pek kabule yanaşmasa da, halkın beğenisiyle peş peşe gelen "Beyaz Melek" ödüllerini, "tepeden bakan" değil, onları sıkıca tutan biri olarak aldı?
Konuşulan oydu ama, susan Mahsun'du?
Yeni bir projeye daha imza atacaktı.
İlk filmine yönelik eleştirileri cebine, ekibini yanına alarak sessiz sedasız Kars'ın yolunu tuttu!
Herkes yine ne yapacağını merakla bekliyordu!
Yönetmen Mahsun ya "çırak" çıkacak ve kaybolup gidecek, ya da?
Mahsun Kırmızıgül 2. filmi "Güneşi Gördüm"de ne yapacaktı!
Yine kamera açılarına bakılacak, senaryoda bütünlük aranacak, kurgu titizlikle incelenecek, oyunculara yönetmenin ne kattığına kadar bir dizi eleştirilere açık olacaktı!
Ama o içinde "sanatsal sinema eleştirilerinin" de olacağı bu filmiyle, sanılanın aksine "yine boyundan büyük işlere" soyunmuştu?
Çok beğenilen ve filmleri gişe rekorları kıran yeni jenerasyon yönetmenler, "80'li yılları", "darbe dönemlerini" anlatan dönemsel filmlere imza atarken?
Mahsun "yine boyundan büyük işlere" soyunmuştu?
O, 28 yıldır bir türlü bitmek bilmeyen Doğu'daki terör olaylarını, Kürt sorununu, orada doğup büyüyen birinin gözüyle sinemada anlatmaya kararlıydı?
Öylesine "gerçekçi" ve kararlıydı ki daha filmin başında, "filmde yaşananlar gerçek olaylardan alınmıştır!" demeyi unutmamıştı!
Askeri helikopterlerin operasyon için havalanmasıyla birlikte, izleyiciyi her gün TV ana haberlerinden görerek neredeyse "kanıksanan", Doğu ve Güneydoğu'daki gerçek yaşamın içine soktu!
Salonlardaki seyirci sus-pustu!
Çok geçmeden koltuklarda oturanların kimi, "Bu köy derhal boşaltılsın!" diyen komutan, kimi köylüyü ikna etmek için insani duygularla yaklaşan, "Sizi Giresun'a gönderelim. Babamla da konuşuruz. Çiftlikte iş güç de ayarlarlar" diyen Yüzbaşı oldu ağladı?
Kimi, biri "dağa çıkan", diğeri Mehmetçik olan iki kardeşin bir gece buluşmasında burun buruna gelmelerine, babanın yaşadığı yürek çıkmazlarında gözyaşı oldu, ayırdı onları, kıyamadı!
Ama silahlar yine susmadı Kars'ın o küçük köyünde? Yine ölümler? Yine verilen şehitler?
Terörist oğlunu teşhis etmek için giden babanın, aynı gece şehit düşen asker Ahmet'e nasıl hıçkıra hıçkıra ağladığına dayamadı, ağladı?
Çaresizce köylerini terk edip İstanbul'a göç eden 15 kişilik ailenin "tek göz" evde, yeni dünya ile uyumlarında yaşadıkları çaresizliklere hayıflandı?
Yüreğini doğdukları topraklarda bırakıp, insan tacirlerinin elinde son nefesini vermeye ramak kalan Norveç'te "hayat bulan" Amca ve üç kişilik ailesinin "insan yerine" konulmasıyla rahat bir nefes aldı?
Bin bir umutla İstanbul'a gelen ailenin yaşadıkları dramlar, ne senaryo kağıtlarına ne de beyazperdeye düşen görüntülere sığdı? Anlatılacak o kadar çok yaşanmışlık vardı ki!
Mahsun, sade ve yalın bir uslüple "yaraya" parmak bastı?
Mahsun Kırmızıgül'ün üç ailenin hayatıyla anlattığı "Doğu'daki Sorun"un 28 yılık bilançosunun dökümü oldukça ağırdı, verdiği mesaj ise çok ama çok netti:
" Bu sorunu ancak Analar çözer? Yeter artık, kardeş kardeşi öldürmesin!"di.
Mahsun Kırmızıgül "Güneşi Gördüm"le, yine boyundan büyük bir işe soyunduğunu gösterdi?
Gözyaşlarının sel olduğu sinema salonlarından alkışlar yükseldiğinde? Beyazperdeye düşen oyuncu Mahsun'un gözlerine bakarak?
Ağladı?
Yine konuşmadı? O, son sözünü sinema salonlarına dolacak milyonlarca izleyiciye bıraktı:
"Güneşi Görmek, her gün, her sabah her insanın yaşam hakkı"