NE KADAR PARA, O KADAR FESTİVAL!
Antalya Uluslar arası Altın Portakal Film Festivali. Türk sinemasına yıllardır en büyük destek veren organizasyon. 48. Yılına giren festivali aralıksız 30 yıldır izliyorum. Altın Portakal ismiyle hep aynı kaldı ama gelen her başkan kendi kimliğini, becerisini festivale yansıttı.
Daracık sinema salonlarında yapılan galalar, artık büyük kültür merkezleri (AKM gibi). Cam Piramit gibi Antalya’ya ve festivale yakışır etkinlik alanlarına Başkan Hasan Subaşı döneminde kavuştu.
Bugün dünya yıldızlarını zaman zaman kırmızı halıda yürütmenin gururunu yaşayanlar Başkan Subaşı’na kocaman bir teşekkür borçlu…
Altın Portakal’a her başkanın ayrı bir ivme kattığını belirtmiştim.
Başkan Türel döneminde festival uluslar arası yıldızların Antalya’ya yağdığı dönemler yaşadı.
İktidarın açık açık desteğini arkasına alan Türel, her yıl 21 milyon TL’yi bulan festival bütçesi ile Altın Portakalı “uçurdu” desek haksız sayılmayız.
Ancak Başkan Mustafa Akaydın’ın bu kadar şanslı olduğunu söyleyemeyiz.
“İktidara muhalif” rektörken. Antalya Belediye başkanı olan Başkan Akaydın, politikalığının ilk aylarında devasa bir organizasyonu kucağında buldu. Geçmişten kalan borçlar ve sadece 8 milyon TL’yi bulan bütçe ile ne yapılabilirdi ki!
Ama yeniden yapılanan AKSAV organizasyonun altından kalkmayı başardı. Başkan Akaydın ve ekibi ikinci yılında da aynı bütçe ve sıkıntılarla festivalin altından kalktı.
Kültür Bakanı’nın muhalif başkan “boykot” ve ekonomik yaptırım uyguladığı Altın Portakal, bu yılda aynı ekonomik açmazla başladı.
Üstelik yağmur, sel ve fırtınalar sanki festivalin başrolünde. Yıldızı ve parlayan “ateşi” olmayan Altın Portakal bu kez “yağmura” takıldı.
Antalya Büyükşehir Belediyesi ve AKSAV “imkanları ölçüsünde” Altın Portakal geleneğini ayakta tutmaya çaba gösteriyor.
Günlerdir yağan sağanak yağmurlara rağmen en azından “festivalin meşalesini söndürmemeye” çabalıyor.
ŞAKA DEĞİL GERÇEK: 2 BİN TL’YE FİLM ÇEKTİ YARIŞMAYA KATILDI
Fesfival hava şartlarına takılınca herkes salonlara koştu. Yarışma filmlerinin biletleri kapış kapış.
“Ve kadın dünyaya dokundu” temasıyla start alan Altın Portakal’da bir çok ilkler yaşandı.
Tamamı kadın olan Müjde Ar başkanlığındaki jüri, sadece bir kadın yönetmenin yer aldığı yarışma filmlerini özenle izliyor.
Tek kadın yönetmen Çiğdem Vitrinel’in çektiği “Geriye Kalan”ın hemcinslerinden ödül çıkarıp çıkarmayacağı merak konusu.
Bu yılın favorisi belli ki Behzat Ç. Seni Kalbime Gömdüm. Film ekibi ve “klişeleşmiş şöhretiyle” herkesi sarıp sarmalamış. Ödül almaması “sürpriz” sayılır.
İzlediği m filmler arasında beğeni toplayan yapımlardan biri de “Güzel Günler Göreceğiz” filmi.
Beş ayrı insanın ortak “kader buluşmasını” anlatan film, iyi yapımlardan biri olduğunu hissettirdi. Uğur Polat filmdeki oyunuyla yine döktürmüş. Başkomiser İzzet, Behzat Ç’ye adeta kafa tutmuş. Erkek oyuncu kategorisinde karşı karşıya gelecekleri muhakkak! Güzel Günler Göreceğiz filmindeki diğer oyuncuların da filme katkısı her sahnede hissediliyor.
Ama yarışmaya katılan bir film var ki tam bir “Fedakar”lık örneği teşkil ediyor.
Hüseyin Eleman’ın Diyarbakır Silvan’da çektiği, yönettiği, görüntülediği, kostüm sorumlusu olduğu, senaryosunu yazdığı, montajladığı ve oynadığı “Fedakar” herkesin dilinde.
Neden mi?
Cesareti nedeniyle… Bir haftada çekilen ve İki bin TL’ye mal olan “Fedakar”, milyon dolarlık bütçelere çekilen filmler arasında Antalya’da şans arıyor.
“Fedakar”, sinema dili, anlatımı veya teknik anlamdaki eksikleriyle ödül alamazsa, “cesareti ve sinema aşkı” uğruna gösterdiği fedakarlık nedeniyle “özel olarak” ödüllendirilmeli.