PARMAKLARIMIN UCUNDA...
Bir gün önce Bugün TV?de Ceren Bektaş ile Son Durak?ı izliyorum...
Yangın, Ankara?daki "sel baskını", kaza gibi bir çok haberlerden sonra ekrana gelen, TEM?de akülü tekerlekli sandalyesiyle sağa sola savrulan yaşlı ve özürlü adamın haberiyle donup kalıyorum...
"Zaplamayı" bırakıp, çivi gibi oturduğum yere saplanıyorum izlediğim görüntülerle...
TEM'de "emniyet şeridinde" kendine yer bulmaya çalışırken, hızla yanından geçen sürücülerin "garipseyen" bakışlarıyla yoluna inatla devam ediyor yaşlı "engelli"...
Oysan yanından hızla çekip gidenlerden bir ya da bir kaçı, ama o yolda ama bir başka yerde, onun gibi olacaklar engelli, hem de bes belli...
Yaşlı adam, "Parmaklarının ucunda" hükmettiği tekerlekli sandalyesinin mekanizmasına zaman zaman "hükmedemeyecek" derman bulamayarak yolda yalpalamaya başlıyor...
Yaya kaldırımlarından kendisine uzanan o bakışlara aldırmadan yoluna devam ediyor yaşlı adam...
Kameralar, muhabir bu "engel tanımayan" engelliyi görüntülemeye devam ediyor...
Muhabir soruyor: "Amca, bu yola girmen tehlikeli değil mi? Nereye gidiyorsun böyle?".
Konuşmalar egzoz ve motor gürültülerine karışsa da söyledikleri çok net anlaşılıyor: Tatlıses'in yanına gidiyorum!
Yani kendisi gibi şu anda "engelli" ama hayata tutunma çabası içinde. Tatlıses'e doğru..
Muhabir yine soruyor, "Amca neden düştün bu yola!"
Yaşlı adam, "Bir komşum var, hayatımı cehenneme çevirdi, sürekli benimle uğraşıp duruyor"...
Cehennemen kaçtığ bes belli... Bu yola düşmeyip te ne yapacak! Daha kötüsü var mı onun için...
O an, adını, sanını bilmediğim komşusunu merak ettim. Yerin dibine girmiş midir diye!
O duvar yıkılıp altında kalmış mıdır? "Gel, komşu ben yaptım, sen etme eyleme" diye...
Muhabir, parkinson hastası da olan yaşlı adama yine soruyor...
"Bey amca, bu havada, bu yağışta yola çıkman doğru mu?
Rüzgarlar karışık yağmurun suratına şamar gibi vurması bile, "insanlıktan uzak" komşusunun yaptığından daha hafif olsa gerek, yoluna bakmadan devam ediyor...
O gece belki evine ulaştı, belki "Parmaklarının ucunda"ki derman bitti, bir yere kayıp düştü...
Kimbilir... Bu manzaraları gördükten sonra "böyle komşuluğun başına" Ankara'daki kiraz büyüklüğündeki dolu yerine, "taş yağsa", teselli olabilir mi insan...
Utanırmıyız acaba özürlüğe böyle davranan "özürlü anlayışımız"dan...
Ceren Bektaş konuyu nereye bağlayacak diye beklerken, elinde bağlamasıyla stüdyoda bekleyen "tanıdık" bir yüze rastlıyorum...
Ümit Yılmaz bu... Bağlamaya yüreğiyle, parmaklarıyla hayat veren bir virtiöz canlı yayında...
Ceren Bektaş, "23 Haziran'da yapacağı konserinin tüm gelirini, engelli ve özürlülere bağışladı" diyerek Ümit Yılmaz'ı anons ediyor...
Az önce yayınladığı "Yaşlı ve parkinson hastası engelli" VTR'sinden sonra Ümit Yılmaz'ın 23 Haziran'da Jolly Joker Balans'ta vereceği konserin anlamı daha bir katlanıyor...
Sanatçı hassasiyetinin, orda burda ortaya çıkıp reyting toplamak adına şov yapmak olmadığını, o görüntüleri "izlemekle" yetinmeyip, yüregiyle hisseden Ümit Yılmaz'ın duruşuyla daha da anlam kazanıyor...
Ümit Yılmaz "Parmaklarımın Ucunda" albümünü Özürlüler Vakfı'na bağışlamış biri...
Şimdi de yapacağı konserde olduğu gibi hassasiyet "parmaklarımın ucunda" diyerek özürlüler için ayağa kalkıyor...
Yaptığı simgesel gibi olsa da sanatçı olarak düşünmesi mükemmel bir davranış bu!
Seyirci olmaktansa, "parmaklarının ucuyla" uzanacak o yaşlı, tekerlekli sandalyedeki adama ve diğer özürlülere...
Belki birilerine yürümek için "koltuk değneği", belki sağlam olduğunu sanan özürlü komşulardan kaçan yaşlı adamlara "Akülü tekerlekli sandalye" olacak... Ya da daha fazlası...
Ümit Yılmaz, "parmaklarının ucuna" dokunurken, aslında duyarsızlığa "kapılan yürekleri" sihirli bir kilit olup açacak...
Ne kadar gelir kazandıracağından çok, bu daha BÜYÜK BİR ÜMİT değil mi özürlüler için...
İnsan hayatının değeri bazen "iki dudağın" arasında ne kadar ucuzsa...
Parmakların ucuyla da olsa Yaşama tutunmayı sağlamak, düşünmek bir o kadar güzel...
Eline, yüreğine sağlık Ümit Usta...
Engelliler dünyasına "el feneriyle de olsa" ışık tuttuğun için...
O ışık ki, senin gibi duyarlı insanların çoğalmasıyla, hayata tutunmaya çalışan milyonlarca özürlü ve engelliler için "kocaman bir güneş" olmaya bir işarettir...
Bilesin...