TV PROGRAMLARINDA ?SEVİYE?Yİ KİM AYARLIYOR?
Şimdi, seviyesi, formatı bu kadar güzel olan bazı programların, ?seviyesizliklerinden şikayet eden? programlara karşı ?yem edilmesi? doğru mu? Genel ?çoğunluk rahatsız? ise, seviyeli programların iyi izlenip, ?ödüllendirilmesi? gerekmez mi? Tam tersine!Bu ?seviye? kim tarafından belirleniyor?... Suçlu kim? TV yöneticileri bu kadar masum mu?? NURETTİN SOYDAN Yazdı...
Ekran bu... Mıknatıs gibi...
Büyülü... Herkesi kendine çekiyor, ama istisnasız herkesi...
Kızan da izliyor, eleştirenler de TV'yi..
Konuşan da izliyor, hiç izlemeyip (!) eleştiren de...
Hiç kimse "kapatamıyor", kapatma işin bir tek istisnasız "RTÜK" yerine getiriyor!
Siz hiç, TV programlarının seviyesine kızıp, bir ay değil, 24 saat TV izlemeyen "protest bir izleyiciye" rastladınız mı?
Ses seviyesini ayarlamak kolay.. Bir düğmeye basmak yeterli...
Ama "program seviyesini" ayarlamak öyle göründüğü gibi kolay değil...
İyiniyetle bu işe soyununan herkesin (daha doğrusu büyük çoğunluğun) "yapmak istediği" şey!
Ama, ellerinde değil...
Bir süre sonra, sırtlarında pişen "kızgın yumurta küfeleri"nin, (Reyting belasının) altında kalmaya mahkum oluyor, yapımcılar, sunucular...
Böyle addilen kötü ve seviyesiz programları; izleyici eleştiriyor, seyrediyor.
Gazeteci (hadi görevi) eleştiriyor, seyrediyor
Sanatçılar da eleştiriyor, seyrediyor!
Kendileri demokrat olup, demokrasinin içinde olması gereken sevgili halkımızın, her sıkıştığında "orduyu göreve davet" etmesi gibi, RTÜK'ten hep medet umması doğru mu?.
"Sarı Kurdelam Sarı"
Peki nerde kaldı seviyesiz programlara karşı, "kumanda ayarı!"
Yok, aynen devam...
Neden mi yazıyorum bütün bunları...
Hep Tu kaka edilen magazin, bir kaç aydır, Sabah kuşaklarının kurtarıcısı oldu...
Dobra Dobra programı başarılı olunca, o saat'te daha farklı veya benzer formatta yeni programlar konulmaya başlandı...
Deneyimli haberci, güzel sunucu Saba Tümer'in sunduğu "Haberiniz Var mı?" bu programlardan biri...
Saba Tümer'in arkası tam sağlam!
Çünkü programda üç sıkı magazinci var...
"Haberiniz Var mı?" programının Genel Koordinatörlüğü'nü Savaş Kalafat üstlenmiş...
yılların iki deneyimli magazin gazetecisi Adil Bali ile Aydın Soylu da, programın önemli hazırlayıcıları...
Program, her sabah saat 08.30'den itibaren Show TV ekranına geliyor..
Sabah'ların Saba'sının yanında Cem Özer, "cuk" oturmuş...
Yorumları mükemmele yakın...
Konuk seçimleri deseniz, o da öyle...
Dingin, kavgasız ve "yüksek perdeden" yapılmayan konuşmalarla, gündemi ve gündeme düşen haberleri harmanlıyorlar..
Her şey yerli yerinde...
Tarafsız olmaya da özen ve önem veriyor Cem Özer...
Kim düşündüyse iyi düşünmüş Cem Özer'i, diyeceğim ama, belli ki bu da Savaş Kalafat'ın işi...
Her sabah, eminim bir çok kişi gibi seyretmeden çıkmıyoruz evden...
Ya da, herkesi kendimiz gibi biliyoruz!
Bu programlar, ilk yüze girmek için, ölüm kalım mücadelesi veriyor her sabah!
Böyle programlar, yine "kavgayı, dövüşü, yüksek tontan tantanayı" barındıran programlara", yem ediliyor...
Şengül Balıksırtı ile Ali Çınar'ın da yaptığı programda aynı, "seyircinin" gazabına uğradı...
Konuklar düzgün, konuşma düzgün. Sorular düzgün!
Seviye derseniz tam yerinde...
Ama ilk 100'de değiller..
Anlamak mümkün değil?
Peki neden? Niçin?
Şimdi, seviyesi, formatı bu kadar güzel olan bir programın veya programların, "seviyesizlikten şikayet eden" genel "çoğunluk" tarafından daha çok izlenip, "ödüllendirilmesi" gerekir değil mi?
Nerdeeeeee!
Peki bu "seviye" kim tarafından belirleniyor?...
Seviyeden şikayetçi olup,programları "güya" RTÜK'e şikayet eden sevgili halkımız tarafından mı?
Belki de biz haksız bir tespitte bulunuyoruz, ve topu ürekli s"reyting cihazları" takılı olan kişilerin üzerine atıyoruz!
Belki de "Halkı bahane edip", birileri kendi kendine bu programları "beğenmemezlik" kotasına sokuyor!
Kimbilir!
Öyle ya, "seviyesiz denilen" kimi programlar hala baştacı olmaya devam ediyorsa!
Sorun nerede?
Sorun, belki de "iki yüzlü" davranmamızda...
Beğemiyorsan, izleme gerçekten.. TV'yi kapat!
Bunları beğenen çoğunluk var ise, ki var, günlük reytingler onu gösteriyor..
"Eğitim şart" diyenlere omuz ver, sende bu işler düzelene kadar, hakkına razı ol, bekle...
Bir sözüm de, TV yöneticilerine...
Asıl suçlu sizlersiniz! İzleyenler ve reklam verenlerz de değil...
Düzgün programlara sonuna kadar sahip çıkıp, tahammül etmediğiniz için..
Büyük reyting beklentileri içine girip, hemen yayından kaldırdığınız için...
"Reklam vermeyenlerin kucağına" bu düzeyli proğramları attığınız için!
TV yöneticileri, "burası ticari müessese, para kazanmasmız lazım" deyip, sakın bunun ardına sığınmasınlar...
Seyirciyi kimi zaman "enayi" yerine koyup, bir diziyi "beş tekrar" yapmasını bilen onlar değil mi?!
Türkiye'nin gerçeklerine dosyalar açan Haber programlarını, gece yarılarından sonrasına "şut"luyanlar, TV yöneticileri değil mi?
.Şimdi, bu, hak mı? Adalet mi? Yöneticilik mi? Sorumlu yayıncılık mı?
Ülkesini sevmek midir?
Haydi, çıkın cesurca söyleyin!
Nedir? Nedir? Nedir?
Reklamlardaki gibi, "bir bilmecem var çocuklar!" demeye hiç gerek bile yok!
Biz (izyelici olarak), ne istiyorsak siz, bize vermiyorsunuz!
Siz ne veriyorsanız, bizler onu izlemeye mahkum ediliyoruz...
TV patronları ve çok para kazanan profesyonel yöneticileri, Türkiye'nin, doğru bir rotaya girmesini istiyorlarsa...
Her gün, ama her gün, Seviyeli bir "4-5" saat'e tahammül edecekler!
Yoksa, ekran kirliliği faturasına ortak olacaklar!
Haber kanalları, NTV, CNN Türk ve Lig TV'yi (rating beklentisi içinde olmayan) diğer kurumları yürekten kutluyorum...
Diğerlerine...
Siz, kazanın...
Biz, seviyesizliğe prim verenlerle "batmaya" devam mı edelim!
Yani hep birlikte....
Yani, yapılan ve sırada fırsat bekleyen düzgün işlere rağmen...
İyi Sabahlar Türkiye diyenlere...
Merhabalar...
Gece yarısından sonra, reyting kovalayanlara,
Selamlar olsun...
Gecelerin büyüsü, güzellikleri üstünüzden eksik olmasın!
Sizler direnmeye devam edin!
Biz buradayız... Sonuna kadar yanınızdayız...
Kurdelasız da, kardela taksak da!