YANIMDA OLDUĞUNU HİSSETİRECEK KURŞUN ASKERLERİM YOK ARTIK!
Çölde düşüşünü seyredecek, tiradını şaşırdığında sana hatırlatacak, elini tutmasa da yanında olduğunu hissettirecek kurşun askerlerin yoktur artık!.Bu senin hikayendir ve hikayenin sonu gelmiştir. Sana kalan tek şey, okuduğunu anlayıp özetini çıkarmaktır. Dedim ya, BİTMİŞSİNDİR!...
Bazı şeyleri tahmin edebilmek o kadar kötü, o kadar yıkıcı ki...
Keşke diyorum o zaman, keşke hiç girmeseydim bu sokağa sormadan.
İçimde bir şeyler kıpırdanıyor sanki. Sanki gök başıma yıkılıyor. Sanki denizlerin suyu çekiliyor da altındaki bütün kum tanelerini görebiliyorum.
Hiç. Kocaman bir hiç!. Deniz yok.
O derin suların altındaki tüm mucizelere ait hayaller de yok. Balıklar da yok, dalgalarla nasıl sağa sola salındığını görebileceğin yosunlarda.
Yukarıya baktığında en dipteyken, kopkoyu lacivertlerden nasıl uçuk mavilere döndüğünü, içini umutla dolduran gökyüzünü, içini ısıtan, kaybolduğunda üzüldüğün güneş de yok!.
Sanki birileri sana ait olmayan ama seni mutlu eden oyuncakları, bilyeleri almış elinden de, seni ucu bucağı olmayan,başını çevirdiğinde hiçbir şey göremediğin, o ufacık dünyanı kupkuru bir yalnızlığa çevirdiği çöle terk etmiş gibi...
Acırsın. İçin acır, o ucu bucağı belli olan ama senin tanımadığın çölde koşar durursun. O çölde tek bir umut kalmıştır denizini bulmak için.
Ya gözyaşlarını biriktireceksin, ya da umut edeceksin, sen denizini bulmak için çölü geçerken bir uçtan bir uca, kanayan ayakların için ağlayacak birileri olsun hayatında seninle birlikte.
İşte o zaman anlarsın, içini değil de dışını saran havanın nasıl bir intikamla vücuda geldiğini. Artık havadasındır.
Artık basmıyordur ayakların yere.
Basacağın kara parçaları çoktan işgaline uğramıştır görünmez ordusuyla ansızın bastıran havanın. Onun acımasızlığı karşısında sen, sadece acınası (ama asla acımanın gerektirdiklerinin uygulanmayacağı) kısacası, akvaryumdaki hayalet balıksındır ne yüzebilen ne de yüzse bile bunu hissettirebilen.
Denizleri çalınmış, güneşi uzaklara taşınmış, gökyüzü çalınan deniz ve kaybolan güneşe üzüntüsünden hayatını kaybetmiş bir balıksındır.
Yapacak bir şey yoktur.
Güçsüzlüğünü, senin yarattığın dünyanın birilerinin dünyasının alt kümesi olduğunu kabul etmekten başka.
İçimde bulunduğun ve huzurunu yerleştirip karşısında keyifle gerinebildiğin dünyanın, bir sabah gözlerini açtığında perdeyi çekip yüzünü ısıtan, içini kavuran güneşin, mavilikleriyle seni hafifleten , grileriyle hüznün varlığını kabullendiren gökyüzünün, sevgilinle arana girdiği için kızdığın ama içindeki karmaşanın tek şahidi, ete kemiğe bürünmüş hali, sevincinin ve acılarının dalgalarında harmanlayıp, bedenine ızdırap değil, sadece asil bir yalnızlık duygusu bırakan okyanusun artık seni zamanı olmaksızın terk ettiğini görmek.
Bedeninin, aklının asla tanımlayamayacağı acılarla nihayet baş başa kaldığını bilmek, bugüne kadar yaşadığın her şeyin konsantre birer yaşanmışlık olduğunu anlamak...
Bütün bunların verdiği şaşkınlığı atlatamamışken, bir de yalnızlığının seni terk edip
hiç bilmediğin ama bugüne kadar hep bildiğin ve sana ait olduğunu sandığın, uzak, ayrı, yabancı, korkunç bir dünyada yapayalnız bırakıp gitmesi...
Çölde, içindeki kemanla baş başa kalmışsındır. Çölde asla kabul etmediğin, olmadığını düşündüğün gerçeklerle apansız kalmışsındır.
Çölde düşüşünü seyredecek, tiradını şaşırdığında sana hatırlatacak, elini tutmasa da yanında olduğunu hissettirecek kurşun askerlerin yoktur artık!.
Yalnızlığında yoktur!
Zamanı gelmiştir çünkü; artık başkalarının cümlelerini kullanmamanın.
Zamanı gelmiştir artık acını kabullenip başkalarının hüzünlü şarkılarına sığınmadan, içindeki kemanla kendi şarkını bestelemenin...
Senin acılarını, sevinçlerini, dengesizliklerini, sinirlerini durağanlıklarını üstüne atıp sıyrılabileceğin bir okyanus yoktur artık.
Büyümüş ve bir lakerda olmuşsundur.
Her lakerda gibi veda etmeden önce küstürdüğün yalnızlığını evine, içine yani ait olduğu yere döndürmek zorundasındır.
Bugüne dek hep istediğinde okuyup istemediğinde kapağını kapatıp gözlerini başka yerlere yönelttiğin hikaye kitabı sana aittir!.
Bu senin hikayendir ve hikayenin sonu gelmiştir.
Sana kalan tek şey, okuduğunu anlayıp özetini çıkarmaktır.
Dedim ya, BİTMİŞSİNDİR!...