DİĞERİ ZAMANLA ANLAŞILIR?
Her genel seçimde karşıma çıkıyorlar. Televizyonun istatistik dilimlerinde en küçük pay onların. İncecik bir dilimde topuna birden diğeri demişler. Adları yok. İnananları var sadece?
Sayılar az, umutlar kocaman.
Hayatın tam ortasında değiller belli ki. Kıyıdan, kenardan haykırmak; başka türlü bakmak ve çokça anlaşılamamak ortak noktaları?
Ayrı ayrı bir diğerine inananlar,yazgıdaşlarıyla birlikte tekmil diğerleri oluyorlar seçimde. Sanki aslı değil fotokopisi durumu.
Umut kocamandır. Fantezidir. Gerçekleşmesi olanaksız bir düş gibidir. Ütopyasını kaybetmeyenler için sonucu alınmamış her seçim galibiyettir.
Hayatımızın her alanında diğerleri yok mu? Azınlığı kategorize etmen in en kolay yolu bu?
Harf tasarrufu? Klavyede yorgun parmaklar için alınan mola? Ekrana sığıştırmanın matematiksel formülü?
Görmemekle başlıyor her şey?
Genel olan göz önünde? Göze daha çok görünen daha doğru gibi? Ama popüler olmayan uzak bir gezegenden gelen bir yabancı: "Merhabalı dünyalı biz diğeriyiz" deyiverdiğinde
"Tanışmadık daha önce, yeni dostluklar emek ister. Ama biz hayat yorgunuyuz. Görüşmeyelim" mi demeli?
Tarihe etki edenler; ortada dolananlar değil, kıyıda olanlar olmuştur her zaman.
Zamanlarının lanetlileri?
Tükürük hokkasında yüzünü yıkayanlar?
Bugünün diğerleri yarının değerleri olabilir.
O zaman yeni bir bakış açısı geliştirmek gerekiyor.
Herkes bir diğerinin diğeri aslında?
Anlaşmak gerekmiyor? Anlamak? Galiba? En azından anlamaya çalışmak!
Bugün bize farklı gelen, yarın aynı noktadan baktığımız bizden biri olabilir.
Ama bizden biri olduğunda, yine bir diğeri oluyor diğerine göre.
Olmamalı mı?
Varsın olsun.
Biz bize mi olmalı her şey?
Ayrıntıların sisinde boğulmadan?
Son derece yalın?
Son derece insanca?
Çıkarsız, beklentisiz?
Sonrasını düşünmek gerekmez mi?
Dünler, bize bunu öğretmedi mi?
Bir el bir başka eli avuçladığında aslında korkacak hiçbir şeyin olmadığı görmedi mi?
Yakın bir zamanda genel bir seçim yaşayacağız. Ondan sonraki beş yıllarda da? Acaba ötekiler ne diyor? Aynı coğrafyanın havasını soluyan insanlar, birbirlerinin ne dediğini merak etmez mi? Kaynaşmak değil, anlamak için en azından?
İnsanların güdüleri ortak değil mi? Kim hacetini görürken Ravel'in Bolero'sunu poposuyla icra edebiliyor ya da sevişirken göğün yedinci katında ardı arkası kesilmeyen orgazmlar yaşayabiliyor?
Karmaşıklaştırmak. Sonrasında ayrışmak. Ayrışarak fark yaratmak kimin yararına?..
Unutmamamız gereken bir şey var bir de?
Her dönem mutlaka bir diğeri vardır.
Ama diğeri hep sonradan anlaşılır?