DÜNCE
Genç neslin başarılı kalemi Cenk Tinel, www.magazinci.com yazarları arasına katıldı. Cenk Tinel, akıcı uslübu, farklı bakış açısıyla dikkatleri üzerine çekecek. Cenk Tinel?in, ?Dünlük? adlı köşesindeki ilk yazısını okumak için TIK?layınız...
DÜNCE
Hiç aklıma gelmedi?
Tuhaf şey!
Yazmalıydım oysa ki?
Adımlarımı izlemeliydim, hiç gözüm takılmadan kırmızı ayakkabılarıma?
Toydum; bilemedim ki böyle olacağını o zamanlar?
Sancı dediğin, çikolata yiyememenin burukluğuydu sadece?
Karın ağrısı da, en fazla ayaklarına konan sıcak tuğlalarla geçerdi...
Büyüyor muydum farkında olmadan?
Büyüyordum ya....
Her gün yeni bir şey öğrenirken, taze sevinçlerle belerdim?
Küçücüktüm çünkü?
Küçükler, artılarla büyür...
Bir hayatın parçalanamaz en küçük birimiydim?
Einstein, hatasını anlardı beni görünce...
Gülümsedim daima, öğretmenim ağustos böceğinin muhalif şarkılarına?
Kiraz ağaçlarının en üst dallarından topladım sevinçlerimi?
Ve gövdesinde yetimhane çocuklarını uyutan çınar ağaçlarına "anne" dedim sessizce?
Son model bir üç tekerlekli bisiklette hız yaptığımda, Peter Pan yaptı alkol kontrolümü?
Sağ olsun...
Bu yüzden rahattım belki de, kırmızı bayram balonlarına hohlarken?
Uçarken hiç üşümedim?
İnerken de düşünmedim yeniden uçmayı?
Uçan, gittiği yere konduğunda, duran saatleri yeniden ayarlayan değil miydi?
İçim, uçucu bir huzur buldu bunu anlayınca?
Zaman; çocukluğumun kum saatiyle sınırlı olsa da, parçalanmış camların düşlerimdeki sızısına hiç aldıramazdım?
Çok hızlıydı her şey?
Bunu ancak şimdi ayrımsıyorum?
Yıllar sonra, sakallarımın ay ışığında unutmayı öğrendikçe?
Ve unuttukça umutlarımın küllerinde yürüdüğümü?
At yarışlarında kaybeden atları seviyorum artık ben?
Yitirdiğinde, yeni bahaneler uyduran kumarbazları bir de?
Güneş geceleri doğmuyor; ay da gündüzleri?
Her şey yolunda gibi sanki ama?
Yine de bir şeyler var?
Çocuk, asla büyümüyor?
Elma şekerlerini maviye boyuyor zebaniler, onlar uykudayken?
Nasıl bi mavilikse bu, yedikçe anlıyorsun çocukluğunun rengi olmadığını?
Ötedeydim ben her zaman?
Anlamıyordum...
Geldiğimdeyse herkes çoktan ötelere gitmiş oluyordu?
Yazmalıydım eksildikçe...
Ve dünün ışığında yüzdürdükçe kağıt gemileri sarhoşlar?
Aklıma gelmeliydi dünler?
Yittikçe, yenilerini toplamalıydım?
Peppino Di Capri'nin bir şarkısının izini sürmeliydim keyfekeder?
Şarkı'larla şark'ı karıştırmamalıydım...
Ama?
Ama'ların limanına sığınmamalıyım?
Ama, adına dün demeleyim anımsadıklarımın bundan böyle?
Dedim bile?
"Dün"...
Tılsım...
Büyü...
Öğretmen...
Sıkıldıkça kaçabileceğim düş adası...
Bir "Dünlük" tutmalıyım?
Eskidikçe, silinenleri yeniden tamamlamalıyım?
Asla bugüne uydurmamalıyım ?
Dün, dünde kalmamalı?
Bugüne akmalı damla damla?
Kimbilir belki o zaman, dünlerim dün olur?
Ve ben yeni bir düne uyanırım, bilmediğim bir coğrafyada dünümü dün ederken?