ARMAN HOCA VE ÖĞRENCİLERİ
Prof. Dr. Arman Kırım! Ekonomi profesörüydü. Geçtiğimiz günlerde, 57 yaşında kaybettik. Barış Demirbağ?ın yeni yazısı için tıklatın
Grafikerlik ve matbaacılıkla geçen yıllarımın hep bir köşesinde olan ‘büyük adam’dı kendisi. Yeniyetme çağlarımda ismini duymak bile korkutuyordu beni. Ses tonu her aklıma geldiğinde korkuyordum o zamanlar. Tanımıyordum çünkü. Bir müşteriydi. Sert mizaçlı, yüksek kariyerli, bir eğitim şirketi sahibi. 94’lü yıllarımdan bahsediyorum; korkmak dışında başka bir duygumun olmadığı yıllardan...
Sonrası ise yıllar süren bir işbirlikteliği. Şu anda da; yani aramızdan ayrılmasının üzerinden 2 hafta olduğu şu günde de yine hocamın bir işiyle uğraşıyorum. Baskıya hazırladığım kitaplarını bir arşiv niteliğinde olması nedeniyle pdf dökümanları olarak hazırlıyorum küçük kızı için. Bütün bu ‘innovasyon’ çetrefilini yeniden, yeniden okuyarak. Zamanın meşhur ‘yaşayarak öğrenme’ eğitimi Gold of the Desert Kings’de defalarca beraber çalışma fırsatını bulduğum, konferanslarını takip ettiğim, beni liseli bir grafikerken üniversite okumaya zorlayan ve okul bittikten sonra üniversiteli bir grafiker olarak çalıştığımda da hep birlikte çalıştığım Arman Kırım... Ölümünü kabullenmek çok zor. Üstelik görece en tehlikesiz kanser türüydü onu bizden alan. Geniz eti kanseri. Dimdik ayaktaymış hastalığında da... Ben çok rahatsız etmek istemedim onu. Hep aklımdaydı ama hiç gitmedim yanına. Neredeyse öldüğü gün yayınlanan ‘Bulut gelir Söke’ye, Çek Eşeği Köşeye’ kitabını hastalığı sırasında hala birilerine birşeyler anlatma isteğiyle yazması onun ne kadar ‘büyük’ bir bilim insanı olduğunu anlatıyor bana. En son Ayşe Arman’ın yazısını okuduktan sonra Hürriyet Pazar ekinde; bir sms attım. Okuyamama ihtimalini biliyordum ama okumasının imkansız olduğunu bilmiyordum. Ertesi sabahtı sanırım. Ölüm haberini aldım. Durdum. Sustum. Düşündüm. Kendisiyle bir şekilde kesişen hayatımızın; kendimce satır başları geldi gözümün önüne; yutkundum. Işıklar içinde yatsın.