KÖPÜK
Burada ya yazının ilk paragrafı ya da aralardan bir paragraf yer alır genelde. Bazen üşenmem bir özet yazarım. Sitenin altyapısı böyle bir özetsel deneyim yaşatır okuyucularımıza. Ama ben burada benim ne kadar iyi bir insan olduğumdan da bahsedilsin isterim. İyiyim... Eski zamanların küçük yazarıyım, büyüyorum...
Aşkımızın gemisi fındık kabuğu demiştir Ünye'li yazar Cihan Öksüz. Aynı eseri sahnelemiştir Ferhan Şensoy 1991 senesinde.
Aşkımızın köpüğü ise bugün birkez daha yüzünü gösterdi bize. Hızlı ritmik kalp atışlarının müptelası oldum aynı saniyelerde. Hayat insanlar içindir. Ve hayatın bizlere karşı her zaman bir B planı vardır. Bunları özümsetti bana ada. Ada diyorum, müstakbelanne kızıyor bana. Ada. Ada. Yine de seviyorum ben. Kızsada müstakbelanne ve kızsa da, erkekse de yanımızda bir minilik daha yer var ona.
Kusura bakmayın fonda Candan Erçetin'in yeni albümünden Ninni eşliğinde yazıyorum bu satırları. Çok içsel oldu farkındayım. Ama senaryo böyle ilerliyor. Bozmayayım.
Şekerli bir köpük o hayatımda. Küçük, şirin... Yalnız bırakmayacak beni hiç eminim.
Aşkların en güzeli. Kime göre derler di mi adama. Herkese göre başka birisi tabi ki. Bana göre müstakbelanne. Belki de Belanne... Çok duygusalım be sözlük diye yazacaktım ki buranın ekşi olmadığı farkıma geldi. Ekşi mi? Belanne'nin bu aralar en çok istediği yiyecekler bütününün adı gibi geldi bana. Kafam çok karıncalı. Ne dediğimi, ne yazdığımı toparlamam bir sonraki cümleye sarkabiliyor özür dilerim.
Köpük ne alaka diyenlere geliyor bundan sonraki paragraf. Eşlik etmek isteyenleri tutmayayım. Köpük aslında herşeyin katmeridir. Katmer aslında katmer katmerse güzeldir. Tükürüktür bazen hammaddesi, bazen de usanmadan karıştırmak... Çok karışmadan, çok sallanmadan elde edilmelidir. Çok zıplamadan... Şaşkınlıktır bazen... Bir Aaa başlangıcı... Beyazdır eğer çikolatalı bir mocha değilse varolduğu ortam. Belki de beyaz çikolatalı bir mochadadır. Ve ne kadar salepsen salep dona düşer bu ayazda...
Kafaya iyi gelmiyor Candan... Ne saçmalıyorum ben yahu yazdıktan hemen sonra Netanyahu diyesi geliyor insanın. Hemen wikipedi'den bakıyorum kendisi hakkında bayat olan bilgilerime. İkinci defa İsrail'e başbakan seçildiğini öğreniyorum. Şu dönemde yazımın içinde çok gereksiz olduğu kanaatini getirip hemen başka konuya geçiyorum.
Anıtkabir'i bir ziyaret esnasında iki tane norveçli fırlamanın yazdıkları onların çocukluğuna verilmiş. Yuh diyorum. Daha neler göreceğiz bu ülkede.
Aynı kuponda 6 tane 5 tutturan Mehmet Aydın'a üzülüyordum siz okudunuz. Aynı Mehmet Aydın 5 tane 6 tuttursa neler söyleyeceğimi ise bilemiyorum. Dedim ya hayat insanlar içindir. Aynı Mehmet ama iki durumda bize yaşattıracağı duygular farklı. Üstelik Mehmet Aydın (ki kendisi Sivas'da yaşayan Bingöl'lü olandır) bu satırların yazarından en az bin kilometre uzakta ve bana böyle bir duygu yaşattığından hiç haberi olmayacaktır.
Neşeli Hayat için yazdıklarıma birkaç dostumdan eleştiri aldım. Sadece sıkıldığımı yazmıştım. Şimdi onları üzdüm diye sıkıntım bir kat daha arttı. Alacağın olsun Yılmaz Erdoğan (ki kendisi bu satırların yazarına o kadar uzak değil şu anda)
Toparlıyorum. Köpük... Ada... Ferhan Şensoy... Candan Erçetin... Belanne... Küçük, şirin... Candan... Erçetin... Mehmet Aydın... Yılmaz Erdoğan...