YAHŞİ BİR O KADAR DA NEŞELİ AVATAR
Evet... Haklısınız! Yine karmakarışık bir yazı geliyor. Biliyorum aslında aklıma gelen herşeyi yazmamalıyım. Bir süzgeçten geçirip öyle yazıya dökmem gerekir. Evet ama o zaman da 7 yıldır zevkle yazdığım ve ağdalı yazılarla ördüğüm bu köşenin adı Nesir Macunu değil de Akıl Süzgeci olmalıydı.
Filmleri, özellikle de Türk filmlerini eleştirmek sevmediğim birşey. Bazı sulu örnekleri gözardı edersem hemen hepsini beğeniyorum. Bu nasıl bir beğeni demeyelim hemen. Bildiğin zor! Ama yazana ve hatta fütursuzca yazanlara kolay gelir kendi yapmadıkları, yapamadıkları biraz bile bilemedikleri konularda eleştiri getirmek.
Son dönemde iki türk filmine gittim; Neşeli Hayat ve Yahşi Batı. Bir yabancı filme de gidemedim. Avatar. Avatar'a İstinyepark iMax 3D'de yer bulmaya çalışmak gittikçe anlamsızlaşıyor. Olmuyor. Bulunmuyor. Bugün Salı ve Cumartesi Pazar günlerine makul mantıklı yerler kalmamış bile. Üstelik haftasonu biletleri Salı günleri satışa çıkıyor. Gidemediğimi bir kenara bırakırsak;
Neşeli Hayat; uğruna önemli oldukları kanısına varılan ünlülerin ve film eleştirmenlerinin 1 tam sayfalık yazılar döşedikleri eğlenceli bir film. Benim için çok eğlenceli olmadı gerçi. İlk defa sinemada bir filmin ilk yarısında çıkasım geldi. Filmin ilk perdesinden aklımda kalanlar patlamış mısırın ağızda çıkardığı şapırtıdan öteye gidemedi. Son günlerin moda deyimi "çok gerçekçi", "içimizden bir hikaye". Tamam ama şahsi yorumum sıkıcı olduğudur. Filmin benim için en güzel yanı; başındaki İnönü Stadı'ndaki sahnelerin birinde görünüyor olmam. Bunun ise en güzel yanı; bazı BKM oyuncularından bile çok sayılabilir rolüm...
Yahşi Batı; 19 Aralık'ta Neşeli Hayat'ı izlemeden hemen önce aldım biletlerimizi. 1 Ocak'a. Filmin vizyona giriş tarihi. Bu filmle ilgili de ilk perde durağan ilerledi diyebilirim. Bunda da ilk perdenin neredeyse tamamında sadece Cem Yılmaz ve Ozan Güven'in canlandırdıkları iki karakter arasında geçmesinin payı olabilir diye düşünüyorum. Fakat çıkasım gelmedi Neşeli Hayat gibi. İkinci perde hem Özkan Uğur'un canlandırdığı Kızılkayalar karakteriyle hem de Zafer Algöz'ün canlandırdığı Şerif Lloyd karakteriyle bir canlılık ve hareketlilik temaşasıydı. Gittim, gördüm, güldüm... Ama çok güldümlük bir film olmuş.
Zaten 500 ? 600 kişilik bir okur kitlem var. İkisine de sıkı sallasam ne olur. Ben ne kadar prim yapmayan bir adamım kardeşim. Tabi genel olarak tüm türk filmlerinde ki "sonunu düşünen kahraman olamaz" sözünün gerçekliği de bence bu iki filmde de vardı. Kurtlar Vadisi'nde mi söylendi bu söz ilk olarak hatırlamıyorum ama genelde seyirci tarafından beğenilen, gişe başarısı olan bütün filmlerde sonunu bağlayamamak ciddi bir sorun bence. (Bu benceler de olmasa ne yapacaktık) Sonunu bağlayabilen senaristlerin, yönetmenlerinin filmlerin de de gişeyi bağlayamamak gibi bir anti-kahramanlıkları söz konusu.
Yahşi Batı'yı lütfen izleyin. Neşeli Hayat'ı da izlemediyseniz şanslısınız! Çünkü yeni yılla birlikte %50 indirimli bilet kampanyası başlatmışlar. 2 kişi 25 lira verdik. Verilmez. 2 kişi 12.5 lira iyi bir fiyat sayılabilir.
O değil de Avatar'a 45 lira vermeye razıyım, bilet yok.
Bi de bu arada; ilgililere duyurulur tadında da bir haberim var kendimden. Allah sağlık ve sıhhat verirse, yaklaşık 8 ay sonra babam dede, annem babaanne, kayınvalidem anneanne, kayınpederim de dede olacaklar. Kayınbirader dayı, baldız teyze, kardeş de hala oluyor sanırım. Bu böyle uzayıp gider. Fakat Berrin'le biz de bu arada anne baba oluyoruz. Babamla kayınpeder'e başka bir rol yazamamış mı senaristler. İkisi birden neden aynı rolü kapıyorlar?
Sevgiler...